ÖZEL HABER – Sertaç KAYAR
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan ve DEM Partili milletvekillerinin İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmesiyle devam eden yeni çözüm süreci önemli bir eşiği atlattı. Siyasi partiler ve HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile görüşen İmralı heyeti, görüşmelerde çözüm için ortak bir iradenin açığa çıktığını duyurdu. Heyet ikinci defa Öcalan ile görüşmek için İmralı’ya gidecek. Peki yeni çözüm süreci nasıl bir noktaya geldi? Süreçten beklentiler nelerdir? Bu süreci, önceki süreçlerden farklı kılan noktalar nelerdir? 2015 yılında çözüm sürecinde kamuoyunda ‘Balıkçı’ olarak bilinen arabulucu yazar İlhami Işık, bu soruları Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi.
“ÖNCEKİ SÜREÇLERDEN ÇOK DAHA ANLAMLI VE ÖNEMLİ”
Bu çözüm sürecinin geçmişte yaşanan çözüm süreçlerinden çok daha anlamlı ve önemli bir çözüm süreç olduğunun altını çizen İlhami Işık, nedenini şöyle anlattı: “Geçmişte çözüm süreçlerine hem içeriden hem dışarıdan böylesine bir destek yoktu. Yani sorunun bir şekilde çözülmesi adına destek yoktu. 2013 çözüm sürecinde dünyada Arap baharının kırılması nedeniyle o zamanki çözüm sürecine batı dünyasının hiçbir katkısı, hiçbir desteği olmadı. Onlar daha çok IŞİD ile mücadele, suni tehlike, İran’ın önünün açılması vs. bununla ilgileniyorlardı. İçeride de ciddi anlamda bir muhalefet vardı. Hem cemaatin iktidarı ele geçirme durumu, hem CHP’nin tavrı olumsuzdu, MHP’nin tavrı olumsuzdu. Sadece AK Parti ve HDP arasında giden bir süreçti. Suriye’deki gelişmelerden ötürü de bitti. Şimdi tam tersi, batı dünyası bu sorunun çözülmesini istiyor. İçeride de kimi ırkçı, faşist yapılanmalar dışında bir destek var. Bu süreçte herkesin beklentileri tabi ki de farklıdır ama ortak beklenti bu sorunun çözülmesidir. Bunun yolu da Suriye’deki durum belirleyecek. 8 Aralık’tan bu yana Suriye’de başka bir tablo var. Kürtlerin oradaki siyasi kazanımlarının derecesi de belirleyecek. Şu anda beklenti ne olacağı yönünde. Sorunun ana noktası, Suriye’deki durumun neye evrileceğidir.”
TEMEL NEDEN SURİYE’DEKİ GELİŞMELER
Sürecin temel nedenini Suriye’deki gelişmeler olduğunu kaydeden Işık, “Önceki sürecin bitme nedeni de o, bu sürecin başlama nedeni de o. Rojava ile ilgili bir güven sorunu vardır. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendine yönelik bir tehdidi ortadan kaldırmak istiyor. Bunun karşılığı siyasettir. Siyaseten siz Türkiye Cumhuriyeti devletini bir tehdit olarak görmediğiniz zaman artık konuşma zamanı olmuş, görüşme zamanı, müzakere zamanı olmuş oluyor. Ama birbirini tehdit olarak görenler devam ettiği zaman orada konuşma değil, daha çok askeri ilişkiler devrede oluyor. Şu ana kadar olan bu. Yani Türkiye, Rojava’daki durumu PKK’den ötürü kendine bir tehdit olarak görüyor” dedi.
“ULUSAL KONGRE İLE SİLAHLARA VEDA”
Newroz’a doğru silahlara veda edileceği mesajının verileceğini kaydeden Işık, şöyle devam etti:
“Şimdi PKK’nin Newroz’a doğru bir Ulusal Kongre ile silahlara veda etmesi ve Türkiye’yi tehdit olarak, düşman olarak görmemesini ilan ettikten sonra bunun askeri bir karşılığı kalmamış oluyor. Artık konuşma zamanı oluyor. Tıpkı geçmişte Güney Kürdistan’ı tehdit olarak gören bir Türkiye devleti vardı ama sonradan ilişkileri en üst düzeyde. Şu anda en fazla ekonomi ve siyasal ilişki içinde olduğu yer. Suriye’de öyle. Boyutu, perspektifi başka şekilde olabilir ama silahlar devreden çıktıktan sonra Suriye’de öyle olacak. Suriye’de büyük ihtimalle yakın zamanda Kürtler arasında birlik de sağlanacak. Yani Kürtler ve Kürtlerin siyasi yapılanmaları kimseyi tehdit olarak görmüyorlar, Türkiye de bunları tehdit olarak görmekten vazgeçecek. Ki süreç bunu amaçlıyor. Tabi kolay değil, yıllardır siz hep düşman görmüşsünüz, 40 yıl süren silahlı mücadele ve şiddet dönemi var. Kolay değil, kolay olmadığı için de adına barış diyoruz. Başka bir şey denirdi, adına süreç diyoruz. Bu ülkede, bu coğrafyada barış isteyenler, hak, hukuk, adalet isteyenler, Kürtlerin bu coğrafyada kendi onurlarıyla, gururlarıyla yaşayabileceği bir dünyaya destek olmaları gerekiyor. Kürtler kimse açısından bir tehdit değildir. Birileri de onları tehdit olarak görmemesi gerekiyor.”
“ÖNCEKİ SÜREÇLER TECRÜBE OLDU”
Önceki çözüm süreçlerinin büyük deneyimler açığa çıkardığını dile getiren Işık, görüşmelerin dar çerçevede ele alınmasında fayda olduğunu söyledi. Işık, şöyle devam etti:
“Dar olmasında fayda var. Geçmiş süreçte çok fazla akil adamlar, tabana yayma onun tecrübesidir de. Yani geçmiş süreçte yaşanılan tecrübenin şimdi aktarılmasıdır. Neyin yanlış olduğu, nerede hata olduğu, doğru olan nedir hemen hemen herkesin bu konuda bir fikri var zaten. Bu anlamda dar olması toplumsal mutabakatın ya da geniş kesimler içerisinde tartışılmadığı, tartışılmayacağı anlamına da gelmiyor. Bunların tecrübelerini şimdi aktarılmasıdır. Doğal olarak yarın öbür gün böylesine bir çağrı ki bir çağrı gelecek. Bu çağrıdan sonra daha fazla toplumsallaşması, herkesten destek istenmesi zaten siyasi partiler ve farklı kesimlerle görüşmeler var. Sorun ciddidir ve önemli bir sorundur. Çünkü son yüz yılın şekillenmelerini bir tanesidir. Yani bir ülke tehdit şekillenmesiyle kendini ifade etmiştir. Şimdi bu tehdit ortadan kalkacak. Siyaset konuşacak. Bu çok önemli bir şeydir. Onun için şimdi dar gitmesinde fayda var. Toksitlenmemesi için, zedelenmemesi için hata yapılmaması için.”
“BAŞARILI OLMA İHTİMALİ YÜZDE 90’DAN FAZLA”
“Başarısız olmasını düşünmek bile istemiyorum” diyen Işık, “Bu mesele sadece bölgesel değil, uluslararası bir mesele. Suriye’de cereyan eden bir mesele. Suriye’de herkes var. Yeni bir yönetim var. Bu yeni yönetimle herkes görüşüyor. Batı dünyası da görüşüyor ama hala terör listesinde, hala yeni yönetime yönelik bir güvensizlik var. Yeni yönetimde farklı güç odakları var. Bölgesel ülkelerin yeni yönetimden beklentileri farklıdır. Tahrip olmuş bir ülke, milyonlarcası göçmen ve mülteci durumunda. 1 milyona yakın insan ölmüş, büyük bir nefret birikimi var birbirlerine karşı, mezhepsel ve etnik olarak da. Tabi bunlar risk. Ama ısrarla dünya artık bu sorunun çözülmesini istiyor. Ciddi anlamda çözülmesini istiyor. Tıpkı 2013’te başka bir şekilde bölge dizayn edildiği gibi, İran’ın önü açıldı her tarafta, bu sene de tam tersi İran’ın her yerde önü kapatılıyor. Hem Irak’ta, Lübnan’da hem Suriye’de her yerde. Ve bu sorun devam ettiği zaman bu stratejiye zarar verecek. Bu stratejiye zarar vermemesi adına da bu sorunun bitirilmesi isteniyor. Onun için de başarısız olma ihtimali de çok düşüktür. Başarılı olma ihtimali ise yüzde 90’dan fazla” şeklinde konuştu.
“KİMSENİN KAYBETMEYECEĞİ BİR SÜREÇ”
Bu süreçte kimsenin kaybetmeyeceğini ifade eden Işık, şunları söyledi: “ABD’nin Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın Kürtlerin kazanımları konusundaki ısrarları bu sürecin bu veya şu şekilde Kürtlerin, belki birilerinin tarif etiğini gibi büyük kazanımlar değil ama kaybetmeyeceği ve içinde ciddi kazanımların da olacağı bir sürece evrileceğini düşünüyorum. Koşullar, dengeler bunu dayatıyor. Güçler dengesi de bunu dayatıyor. Beklentimiz de o yönde. Kimsenin kaybetmediği herkesin kazandığı, kazan kazan olan ki barışın da temel şeyi budur, herkesin kazanacağı kimsenin kaybetmeyeceği bir süreç” dedi.
“KÜRTLER BİRLEŞMEK DURUMUNDA”
Kürt güçleri arasındaki görüşmeleri de değerlendiren Işık, “Güney Kürdistan yöneticileri ile DSG yöneticileri Mazlum Abdi arasında görüşmeler oldu. Şu ana kadar ki en uç noktadaki görüşme. Çünkü ciddi anlamda rahatsızlıklar vardı. Bu çok önemli ve anlamlı sonuçlar doğuracak. Büyük çoğunluğu birleşecek, çünkü bir tehlike var. Kürtler birleşmezse, beraber hareket etmezse bu bölgesel dizaynda zarar görecekler. Bir zorunluluktan ötürü birleşmek durumundalar. Mazlum Abdi ile Mesud Barzani görüşmesi oldu. Suriye içinde ENKS-DSG arasında görüşmeler var, PYD ile diğerleri arasında görüşmeler var. Şu ana kadar çok iyi gidiyor. İyiye doğru gidiyor. Mazlum Abdi ile Mesud Barzani arasındaki görüşmeden sonra daha da şekillenecek bir durum. Dünyanın da istediği bu. Yani parçalı, birbirine düşman, birbirine nefret söylemiyle şekillenmiş Kürt yapıları yerine birbirleri haklarına saygı gösteren, birbirlerini koruyan Kürtler ve kimseye tehlike olmayan ve kimsenin de onları tehlike olarak görmediği bir Kürt coğrafyası istiyor, dünya da. Böyle bir şekillenme var. Yani bölge, bizim tahminlerimizi çok çok aşan bir dizayn projesi içerisinde. Dizayn ediliyor. Burada da Kürtler en aktif pozisyonda olacaklar. Bu pozisyon içinde birlik olmak durumundadırlar. Şu ana kadar birlik görüşmeleri çok olumlu geçiyor” dedi.
KAYYUM ATAMALARI VE SÜREÇ
Işık, çözüm süreci ile ilgili görüşmeler sürerken DEM Partili belediyelere kayyum atanması ile ilgili de şunları söyledi: “Kayyum atamaları süreçle alakalı bir çelişki değil ama doğru olmayan bir yol ve yöntem. İktidarın 2016 yılından bu yana kendini şekillendirdiği ve bu şekillenmeyle tarif ettiği bir durumun ifadesidir bu. Bu sürecin rayına oturmasıyla bitecek bir şeydir ama maalesef iktidarın kendini son 10 yıldır içinde bulunduğu antidemokratik yapılanması ve buna yönelik demokratik olmayan yol ve yöntemlere başvurması, onun kendi şekillenmesinden kaynaklanıyor. Bu tabi ki de insanların kafasında endişeye, kaygıya yol açıyor ama şöyle düşünün geçmişte 20-30 insan ölüyordu ama buna rağmen süreçler olabiliyordu. Yani süreçle direk alakalı olmayan ama doğru da olmayan bir yol ve yöntemdir, kayyum atamaları. Bundan da vazgeçmek durumunda kalacaktır, sürecin varlığından kaynaklı.”
“HER ZAMANDAN DAHA FAZLA UMUTLUYUM”
“Bu sene her zamandan daha fazla umutluyum” diyen İlhami Işık, “Çünkü dünya bunu çözmek istiyor. Türkiye de artık bu sorunu kaldırabilecek durumda değil. Eğer siz ülkenizde bu sorunu devam ettirirseniz problemle karşılaşırsınız. Suriye bu kadar vahim bir durumu bertaraf etmeye çalışıyor. Siz Suriye’deki yetkililere diyorsunuz ki ‘kravat takın, giyiminize dikkat dedin, reform yapın, mezhepçi davranmayın, etnik yapıları dıştalamayın, herkesi kucaklayın’ siz böyle bir programla Suriye’nin önüne çıkıyorsunuz ama kendi içinizde bunu yapmamazlık edemezsiniz. Birilerine ‘değişin’ derken kendiniz değişmeden duramazsınız. Dünya da sizi değiştirir. Çünkü Kürt meselesinin çatışmalı olarak devam etmesi dünyanın bölgeyi dizayn etmesi önünde engel. Bundan dolayı da umutluyum. Herkes istiyor ve herkesin istediği bir şey bir şekilde yoluna girer. Belki bizim çok istediğimiz kazanım olmayabilir yada başkalarının istediği kazanım olmayabilir ama herkesin bir şekilde kazandığı bir sürece evrilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“HERKESİN BARIŞA ARKA ÇIKMASI LAZIM”
Herkesin sürece destek vermesi çağrısı yapan Işık, “Barıştan korkmamak lazım. Barış yaşamaktır, yaşatmaktır. Savaş acıdır, savaş ölümdür, gözyaşıdır, yıkımdır. Azıcık vicdanı olan herkesin barışa arka çıkması lazım. Zenginleştirmesi lazım, varsa orijinal, değerli görüş ve önerilerini yüksek sesle dile getirmesi lazım. Bu sorun çözülmeli, herkes huzur bulmalı. Özellikle Kürtler bu coğrafyada huzur içinde yaşamayı hak ediyor. Herkes de inansın buna. Kürtlerin huzurlu olması kimse için bir tehlike değildir” dedi.
Muhabir: Sertaç KAYAR