İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Aziz İstanbullular, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığımızın değerli yöneticileri, değerli kadın belediye başkanlarım...
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Aziz İstanbullular, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığımızın değerli yöneticileri, değerli kadın belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, saygıdeğer misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
İlginizi ÇekebilirAK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesinde sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Zirveye katılan değerli misafirlerimize; Avrupa’dan Asya’ya, dünyanın farklı köşelerinden ülkemizi ve İstanbul’umuzu teşrif eden kıymetli yerel yönetici ve temsilcilere “Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” diyorum.
AK Parti Kadın Kolları Başkanlığımızı, Sayın Başkan ve ekibini; zirvede emeği ve katkısı olan tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Katkı sağlayan tüm hocalarımıza ve misafirlerimize de şimdiden şükranlarımı sunuyorum.
Dün başlayan ve yarın sona erecek zirvemizde “Kadınla Yükselen Şehirler” teması altında önemli meseleler masaya yatırılacaktır.
Bu kapsamda; Türkiye’de şehircilik vizyonu ve konut politikası, Şehircilikte kadın ve aile politikaları, Akıllı şehirler, enerji yönetimi ve dijital dönüşüm, Göç, göçmen politikaları ve sosyal uyum, İklim değişikliği, çevre ve sürdürülebilirlik gibi başlıklarda paneller düzenlenecek ve konular açık yüreklilikle değerlendirilecektir.
Birbirinden seçkin isimlerden gelen tenkit, tespit ve tekliflerin, başta partimiz ve hükümetimiz olmak üzere hepimiz açısından yol gösterici olacağına samimiyetle inanıyorum.
"EN ÇOK YÜKÜ KADINLAR ÇEKİYOR"
Şurası bir gerçek ki, kırsaldan kentlere doğru göçün artmasıyla birlikte tüm dünyada kadın odaklı şehircilik politikalarına duyulan ihtiyaç her geçen gün kendisini daha fazla hissettiriyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi, kadınların omuzlarındaki yük giderek daha da ağırlaşıyor. Kadınlardan bir taraftan geleneksel sorumluluklarını yerine getirmeleri, diğer taraftan da çalışma hayatının içinde bizzat yer alarak aile bütçesine destek olmaları bekleniyor.
Kadınlar, eskiden olduğu gibi hem aileyi çekip çevirmeye çalışırken hem de çalışma hayatının zorluklarını, sıkıntılarını omuzlamak zorunda kalıyor. Aynı şekilde savaşların, çatışmaların, ekonomik krizlerin, sosyal ve siyasal huzursuzlukların yükünü herkesten fazla kadınlar çekiyor. Dolayısıyla değişimi, teknolojiyi, aşırı ve sağlıksız şehirleşmenin getirdiği sorunlarla üç boyutlu şehircilik tasarımını konuştuğumuz bir dönemde tertiplenen bu zirveyi çok ama çok isabetli buluyorum. Zirvenin ufuk açıcı tartışmalara ve somut sonuçlara vesile olmasını canı gönülden temenni ediyorum.
Burada şu hususun altını dikkatle çizmek istiyorum: İdeal ve adil bir toplumsal hayat, ancak kadınların söz ve hak sahibi olmalarıyla mümkündür. Toplum hayatında olduğu gibi şehir hayatı ve yerel yönetimlerde de kadınların etkili olmaları kritik önemlidir. Çünkü her şehir, insanların topluluk hâlinde yaşadığı her yerleşim birimi, aynı zamanda o insanların evi, yuvası mesabesindedir.
Futbolda yasa dışı bahis soruşturmasında 2. dalga başladı: Ahmet Çakar, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak..."KADININ OLDUĞU YERDE BARIŞ OLUR"
Kadının olduğu yerdebarış olur. Kadının olduğu yerde birlik olur. Kadının olduğu yerde dirlik olur. Kadın elinin değdiği yerde huzur ve düzen olur. Kadının güçlü olduğu yerde gelişme olur. İlerleme olur.Tıpkı medeniyetimiz gibi şehirlerimizin de anaç karakterde olması işte bu hakikatin tezahürüdür.
Bakınız, kadınların kurucu aklı o kadar kıymetlidir ki bunu gündelik hayatta eşlerden birinin vefat ettiği ailelerde çok net görebiliriz. Eşlerden evin erkeği rahmetli olmuşsa, kadın dirayetiyle, metanetiyle, şefkatiyle aileyi kanatları altına alarak tüm bireylere sahip çıkar. Eşi vefat ettikten sonra o ocak sönmüyorsa, başında kadın olduğu içindir. O aile dağılmıyorsa, kadının kurucu ve kuşatıcı fıtratı sayesindedir. Toplumun çekirdeği olan aile, evvel emirde nasıl kadınların fedakârlıkları, gayretleri, emekleri sayesinde ayakta duruyorsa; toplumsal hayatta da şehirler, ülkeler, milletler kadınlar sayesinde ayakta durur.
Kemal Tahir’in ifadesiyle devletimizi “devlet ana” yapan kadınlardır. Sizlerin şahsında, siyasi hayatım boyunca beraber yol yürüdüğüm tüm hanım kardeşlerime, dava ve mücadele arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yine buradan, 81 vilayetimizde yerel yönetimlerde çalışan tüm kadınlara, siyasete ve belediyelere kadın eli değdiren tüm hanım kardeşlerime en kalbi selamlarımı, muhabbetlerimi gönderiyorum.
Ressam, şair, bu ülkenin değerlerini sanata dönüştüren Bedri Rahmi Eyüboğlu, kadınlar için şöyle diyordu: “Seni düşündüm şükrederek. Su gibi aziz olasın, her daim ekmek gibi mübarek.”
Evet, başta eşim ve çocuklarım olmak üzere, her biri şükür vesilesi olan, her biri ekmek gibi, su gibi aziz olan bütün hanımlara, bütün hanım kardeşlerime; ülkemize, milletimize ve hareketimize yaptıkları eşsiz katkılar için şükranlarımı sunuyorum.
Değerli yol ve dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, bugün ülkemizde kadın hakları açısından önemli bir düzenlemenin doksan birinci yıl dönümüdür. 1930 yılında önce belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde eden kadınlar, dört yıl sonra, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle milletvekili seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır. Böylece ülkemizde kadınlar, Avrupa’daki hemcinslerinden çok daha evvel seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardır. 1935 yılında gerçekleştirilen ilk genel seçimlerde de 17 kadın milletvekili Meclis’te temsil hakkına sahip olmuşlardır. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımında eşit muamelenin önünü açan bu önemli düzenlemenin 91. yıl dönümü kutlu olsun diyor, buradaki hanım kardeşlerimin şahsında ülkemizdeki tüm kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Günü’nü canı gönülden tebrik ediyorum.
Son dakika: TV spikerleri Ela Rumeysa Cebeci, Meltem Acet ve Hande Sarıoğlu'na uyuşturucu operasyonuBurada şunu da ifade etmek isterim, değerli kardeşlerim, kadınlar, milletimizin kadim tarihinde hep müstesna bir konumda oldular. Uygur dönemine ait yazıtlara bakıldığında “ana” sözcüğünün her zaman “baba” sözcüğünden önce geldiği görülür. Tabiri caizse, çift başlı kartalın biri kadın, diğeri erkektir. Kartalın bir başı hakan ise diğer başı hatundur. Tarihimizde Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana gibi, Osman Gazi’nin eşi Bala Hatun gibi, Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun gibi, Ankara’da metfun Melike Hatun gibi nice öncü ve örnek kadın şahsiyetler vardır. O fedakâr, o cefakâr, o özgüven ve azim sahibi kadınları hep şükranla, minnetle yâd ediyoruz. Bugün de bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Kadınlar, İstiklal Harbimizde de son derece mühim roller üstlenmişlerdir. Şehir şehir dolaşarak Kuvay-i Milliye’yi ve Millî Mücadele’yi halka anlatan, bebeği kucağında olduğu hâlde cepheye mermi taşıyan; “Ben cephe gerisinde değil, cephede erkeklerle birlikte savaşacağım” diyerek işgalcilere kök söktüren yiğit kadınlar, erkeklerle birlikte bu topraklar için can verdiler. Bize üzerinde özgürce yaşayacağımız bir vatan bıraktılar.
Cumhuriyetimizin kuruluşu ve yükselişinde de kadınlar her zaman ön safta yer aldılar. 1930 ve 1934’te yapılan düzenlemelerle kadınların bu mücadelesi onurlandırılmış, bir nevi hakları teslim edilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal bu hakkın verilmesinin ardından şöyle demişti: “Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatle kullanacaktır.” Evet, bizzat kendi ifadesiyle kadınların liyakat ve selahiyetle kullanmaları için verilen bu hak, Gazi’nin vefatından sonra gelenler tarafından sabote edilmiş, çeşitli kısıtlamalar ve yasaklarla aşındırılmıştır.
"KADINLARBAŞÖRTÜLERİ DOLAYISIYLA SEÇİLME HAKKINDAN MAHRUM BIRAKILDILAR"
Sevgili dostlarım, doğrusu kadınlar bu anayasal haklarını uzun yıllar selahiyetle, liyakatle ve özgürce kullanamadılar. Görünür görünmez birçok engelle karşılaştılar. Mesela başörtüleri dolayısıyla seçilme hakkından mahrum bırakıldılar. Mesela üniversiteyi kazandıklarında karşılarında ikna odalarını buldular. Mesela kimi zaman kılık kıyafetlerinden, kimi zaman mezun oldukları okullardan ötürü ayrımcılığa uğradılar. 28 Şubat’ın baskıcı atmosferinde binlerce kadın eğitim, çalışma, kamuda istihdam haklarından feragat etmek zorunda kaldı. Kadınlar yıllarca inanç değerleriyle okulları, eğitimleri, meslekleri arasında çok travmatik tercihler yapmak mecburiyetinde bırakıldı. Bunların hepsini beraber yaşadık. Biliyorum ki şu an bu salonda bulunan bütün arkadaşlarımın da önemli bir kısmı bu ayrımcılığı iliklerine kadar yaşadı.
"YÜRÜTÜLEN CADI AVLARINI UNUTAMAYIZ"
Şimdi ben buradan soruyorum, Meclise başörtüsüyle girdi diye adeta linç edilen kadınları hangimiz nasıl unutabilir? Okullarda, üniversitelerde yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz?
Unutmayın, “411 el kaosa kalktı” manşetinin temsilcisi olduğu karanlığı nasıl unutabiliriz?
Başörtüsü yasağının sürmesi için Anayasa Mahkemesinin kapısında nöbet tutan CHP ve özgürlük düşmanı zihniyetini nasıl unutabiliriz?
Bugün sesleri eskisi kadar çok çıkmasa da medyada, sosyal medyada, iş dünyasında, siyasette, bürokraside varlığını hâlen devam ettiren kadın hakları cellatlarını nasıl unutabiliriz?
Bunları unutmadık. Unutmuyoruz. Ve hiçbir zaman unutmayacağız.
Değerli misafirler, çok değerli yol arkadaşlarım, her ne kadar kadınlar seçme seçilme hakkını 91 sene önce elde etmiş olsalar da, maalesef bu haklarını hiçbir kısıtlama olmadan kullanmaları uzun, sancılı, zorlu ve bedellerle dolu bir mücadeleyi gerekli kılmıştır.
Burada şu gerçeği büyük bir gururla ifade etmek arzusundayım: Türkiye, kadın hakları konusunda kelimenin tam manasıyla altın yıllarını bizim dönemimizde yaşıyor. Yıllarca bu meselenin edebiyatını yapanlar hiçbir adım atmazken biz, hanım kardeşlerimizin sosyal hayatta, kamuda, ticarette ve en önemlisi siyasette hak ettikleri yere gelmeleri için yoğun bir gayret içindeyiz.
"KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANIEYLÜL İTİBARIYLA YÜZDE 35,7 OLDU"
Bunu son 23 yılın rakamlarına göz attığınızda zaten görüyorsunuz. Göreve geldiğimizde kadınların iş gücüne katılım oranı %27,9’du. 2025 Eylül ayı itibarıyla bu rakam %35,7'ye yükseldi. Parlamentodaki kadın milletvekillerinin sayısı 24. Kadın temsil oranı ise sadece %4,4’tü. 2023 Mayıs seçimleriyle meclisteki kadın milletvekillerinin sayısı 119’a, temsil oranı ise 5 kat artarak %19,83'e çıktı. Kadın muhtarların sayısı 117’den 2001’e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarının oranı 2024 yılı itibarıyla %43,4’e ulaştı. Kadın valilerimizin sayısını 4’e, kadın kaymakamlarımızın sayısını ise 3,7 katına çıkardık. 2002’de kadın büyükelçilerimizin sayısı sadece 14 iken bugün 80 kadın büyükelçimiz var.
Nereden? Nereye? 26.000’i aşkın hâkim ve Cumhuriyet savcımızın 10.372’si kadın yargı mensuplarımızdan oluşuyor.Kadın akademisyenlerin sayısında da ciddi artış oldu. Kadın profesörlerimizin oranı ise değerli kardeşlerim, %24’ten %36’ya; doçentlerimizin oranı %31’den %44’e; öğretim görevlilerimizin oranı %36’dan %53’e yükseldi.
Sadece 23 yıl gibi kısa bir sürede işte bütün bunları başardık. Mahkeme kapılarından ayrılmayan muhalefete, kadın hakları meselesini marjinal ideolojilerine paravan yapan çeşitli yapılara rağmen başardık. Bu mücadeleyi sonuna kadar sizlerle birlikte sürdüreceğiz.
Hafta sonu plan yapacaklar dikkat! AKOM'dan İstanbul'a uyarı geldi"EL DEĞİŞTİREN BELEDİYELER HIZLA İRTİFA KAYBEDİYOR, SORUNLAR KRONİKLEŞİYOR"
AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bu kardeşinizin hak ve adalet mücadelenizde daima sizlerin yanında olacağını, bu mücadeleyi sizlerle kalp kalbe yürüteceğini bilmenizi istiyorum.
Rabbim yol ve mücadele arkadaşlığımızı daim eylesin diyorum.
Değerli misafirlerim, çok değerli kardeşlerim; biz, ufkunu, vizyonunu, ülkeye ve millete hizmet aşkını yerel yönetimlerde ortaya koymuş, orada pişmiş, yetişmiş bir siyasi geleneğin temsilcileriyiz.
Şahsım başta olmak üzere milletin gönlünde ve hafızasında yer edilen birçok isim, belediyelerdeki çalışmaları ve başarılarıyla temayüz etti.
Parti olarak yerel düzeyde kazanılan birikimi merkezi idareye, merkezde edinilen tecrübe ve vizyonu da mahalli idareye taşımaya önem verdik.
Ankara’da milletvekili veya bakan olarak tüm Türkiye’ye hizmet etmiş arkadaşlarımızdan bazıları, belediye başkanı olarak kendi illerine de hizmet ettiler; gözümüzü kabartan işlere imza attılar ve atıyorlar.
Kadın belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz, yerel düzeyde AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetinin temsilciliğini başarıyla yerine getiriyor.
Yerel yönetimlere kadın eli değdiğinde orada sadece estetik, nezaket ve özverinin değil; aynı zamanda başarının, sabrın, vizyonun, şefkatin ve kararlılığın da olduğunu memnuniyetle görüyoruz.
Biz de kendilerine her türlü desteği veriyoruz. Vermeyi de sürdüreceğiz.
Şu gerçeğin hepimiz gayet farkındayız:
Türkiye’nin kalkınmasında, gelişmesinde, bilhassa vatandaşa dokunan hizmetlerin icrasında mahalli idarelerimiz hayati roller üstlenmektedir.
Belediyeler iyi çalıştığında, halka iyi hizmet ettiğinde merkezi idarenin vizyonunu tamamlayıcı bir işlev görmektedir. Tersi durumda ise vatandaş hak ettiği hizmete kavuşamamakta, iller ve ilçeler arasında halka sunulan hizmetlerin kalitesinde fark oluşmaktadır.
2019 seçimleri sonrasında el değiştiren birçok belediyede bunu bizzat tecrübe ettik. Hizmet ve eser yerine reklamı önceleyen kifayetsiz kişilerin yönetiminde belediyelerimiz hızla irtifa kaybetti.
Daha önce pürüzsüz işleyen hizmetlerde aksaklıklar yaşanmaya başladı. Trafik, toplu taşıma, temizlik hizmetleri, çevre düzenlemeleri gibi temel hizmet alanlarında bırakın iyiye gitmeyi, sorunlar derinleşti, kronikleşti, büyüdü, daha da içinden çıkılmaz hâle geldi.
YSK'dan yapılan yazılı açıklamada, "Yüksek Seçim Kurulu'nun bugünkü toplantısında aldığı kararlar sonucunda belde statüsü kazanan Tokat ili Reşadiye ilçesi Yolü...
YSK'dan yapılan yazılı açıklamada, "Yüksek Seçim Kurulu'nun bugünkü toplantısında aldığı kararlar sonucunda belde statüsü kazanan Tokat ili Reşadiye ilçesi Yolüstü Beldesi, Çevrecik Beldesi, Almus ilçesi Bağtaşı Beldesi, Gümüşhane ili Merkez ilçesi Tekke Beldesi, Nevşehir ili Ürgüp ilçesi Mustafapaşa Beldesi olmak üzere toplam 5 beldede 7 Haziran 2026 tarihinde Mahalli İdareler seçimi yapılacaktır" denildi. (DHA)
Sevgilisi hayatını kararttı: Utancımdan kendimi eve kapattım
Esenyurt'ta yaşayan ve Yenibosna'daki bir tekstil firmasında çalışan Tuğçe Demirci, geçen yıl tanıştığı Mervan adlı kişi ile görüşmeye başladı. İddiaya göre, bu...
Esenyurt'ta yaşayan ve Yenibosna'daki bir tekstil firmasında çalışan Tuğçe Demirci, geçen yıl tanıştığı Mervan adlı kişi ile görüşmeye başladı. İddiaya göre, bu kişi bir süre sonra evlilik vaadinde bulunduğu Tuğçe Demirci'nin adına hat çıkartarak banka bilgilerini aldı. Tuğçe Demirci bir süre sonra dolandırıcılık suçundan hakkında açılan dava tebligatının kendisine ulaşması üzerine kandırıldığını anlayarak savcılığa suç duyurusunda bulundu. Demirci, hakkında dolandırıcılık suçundan 3 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
'BENİ ÖLÜMLE, AİLEMLE TEHDİT ETTİ'
Yaşadığı olayı anlatan Tuğçe Demirci, "Çıkardığım telefon hattının ardından, iban- hesap bilgilerimi istedi. 'Ev tutacağım, paramız orada biriksin aşkım' gibi şeyler söyleyerek beni kandırdı. İban ve hattımı kullandı. İş yerime tebligatlar gelince suç işlediğini, başkalarını dolandırdığını, hesabımdan para transferleri yaptığını anladım. Bunlarla ilgili bilgim, suçum yok. Hiçbir şey yapmadım. Benim adıma araba kiralamış, beni hacizlik yaptı. Onun yüzünden iş yerimi değiştirdim. İş yerime haciz gelince utandığım, sıkıldığım için kendimi eve kapattım. Uzun süre kimse ile konuşamadım. Beni ölümle, ailemle tehdit etti. Kimseye bir şey söyleyemedim. Ailem sonradan öğrendi bu durumu. Sonradan duyduğuma göre birini arıyor, 'Şu dosyanız var' diyor, karşıdaki kişi de şu kadar para atıyor. Parayı benim hesabıma atıyor. O paraların hiçbirini ben kullanmadım, hiçbiri ile alakam yok. Hiçbirini bilmiyorum. O para transferlerini yaptığında ben iş yerimde çalışıyordum. İfade tebligatı gelince neye uğradığımı şaşırdım. Şok oldum. Ona yazdım, aileme, ağabeyime anlatacağım dedim. O beni tehdit etmeye başladı. Kapıma iki adam, polis gönderdi. 'Seni öldürürüm, yaşatmam, bu suçları hepsini senin üzerine bırakırım, hiçbir şekilde kurtulamazsın, benim adımı vermeyeceksin' dedi. Ben onun ismini Mervan olarak bilirken, ismi de farklıymış. Sonradan gerçek ismini öğrendim. Dolandırdığı rakam 20 bin ila en yüksek 190 bin TL gelmiş. Bu kişiler de benden şikayetçi olmuş. Hakkımda davalar açıldı. 3-10 yıl hapis isteniyor. Nasıl inandım, nasıl kandım, bu duruma geldim hiç bilmiyorum. 15 yıl bir yerde sigortalı, güzel çalışırken, devam ederken nasıl bu duruma düştüm, nasıl bir gaflete uğradım hiçbir fikrim yok" dedi.
'KARTINIZI, HESABINIZI KULLANDIRMAYIN'
Adli Bilişim Uzmanı emekli polis İsa Altun, TCK'nın 158'inci maddesinde kredi-banka kartını, hesabını kullandırmanın 6 ay-1 yıl hapis cezasının yanı sıra 5 bin gün de idari para cezasının öngörüldüğünü hatırlattı. Altun, bu suçun işlenmesinde kara para aklanması, vergi kaçakçılığı veya sanal bahislerle ilgili durumun söz konusu olması halinde kişiler hakkında 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan 3-10 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldığını, 20 bin iş günü idari para cezası öngörüldüğünü vurguladı.
Demirci'nin, erkek arkadaşına güvenerek maddi ve manevi yönden mağdur olduğunu belirten İsa Altun, "Mağdur; ailesinin tehdit edilmesinden dolayı korkmuş, daha sonra savcılığa giderek suç duyurusunda bulunmuştur. Vatandaşlarımız birine yardım, işinin görülmesine aracılık ediyor, işini kolaylaştırıyorum diye banka hesaplarını iban bilgilerini, kredi kartlarını kullandırmasınlar. Bu bilgilerle kumar oynayabilir, kara para aklayabilirler. Ya da suç gelirlerinin azaltılması veya önlenmesine yönelik 15'inci maddeye muhalefetten yargılanabilirler. İban, banka hesapları kimse ile paylaşılmamalıdır. Aracılık yardım söz konusu olsa bile kişinin kanunu, suçu bilmemesi mazeret değildir. Haklarında 'Nitelikli dolandırıcılık' suçundan işlem yapılmakta 3-10 hapis cezası istenebilmektedir" dedi.
UEFA Avrupa Ligi 5. hafta maçında rakibi Ferencvaros karşısında kırmızı kartla oyun dışında kalan Jhon Duran'ın cezası belli oldu.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca, İstanbul'da, 3 Aralık tarihinde 'Casperlar' ve 'Çirkinler' adına eylem hazırlığındayken, ...
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca, İstanbul'da, 3 Aralık tarihinde 'Casperlar' ve 'Çirkinler' adına eylem hazırlığındayken, 2 şahsın çalıntı motosiklet ve ruhsatsız tabanca ile yakalanması akabinde ise sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderilmesinin ardından olaya ilişkin soruşturma, derinleştirildi.
İlginizi ÇekebilirÖrgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca yürütülen çalışmalar neticesinde, 21 Kasım tarihinde Esenyurt'ta, bir adresin kurşunlanması eylemini gerçekleştirdikleri tespit edilen 1'i suça sürüklenen çocuk (SSÇ) olmak üzere 3 şüpheli, 25 Kasım tarihinde Bakırköy ilçesinde faaliyet gösteren bir oto galerinin kurşunlanmasına ilişkin, 2'si SSÇ 4 şüpheli'nin, olayla bağlantılı olabileceği değerlendirilerek, haklarında yakalamaya yönelik çalışma başlatıldı.
3'ü SSÇ, 7 şahıs gözaltına alındı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne verilen talimat sonrası harekete geçen ekipler, belirnen adreslere 5 Aralık günü düzenlenen operasyonlarda, 3'ü SSÇ olmak üzere 7 şüpheli gözaltına alındı. Öte yandan, şüphelilerin işlemlerinin devam ettiği ve soruşturmanın da sürdüğü bilgisine ulaşıldı.
İstanbul'da jandarma ekipleri, ünlü isimlere yönelik uyuşturucu operasyonu düzenledi. Spikerler Ela Rumeysa Cebeci, Meltem Acet ve Hande Sarıoğlu'nun da araları...
İstanbul'da jandarma ekipleri, ünlü isimlere yönelik uyuşturucu operasyonu düzenledi. Spikerler Ela Rumeysa Cebeci, Meltem Acet ve Hande Sarıoğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi operasyon kapsamında gözaltı kararı verildiği öğrenildi.
İLK AÇIKLAMA HANDE SARIOĞLU'NDAN GELDİ
Hakkında gözaltı kararı verilen spiker Hande Sarıoğlu olay sonrası sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yaptı. Sarıoğlu şu ifadeleri kullandı.
Son dakika: Kamuda yönetici ve uzman personele 30 bin TL'lik seyyanen zam teklifi geri çekildiDAHA ÖNCE DE ÜNLÜ İSİMLERE OPERASYON DÜZENLENMİŞTİ
Öte yandan geçtiğimiz ekim ayında Kubilay Aka, Kaan Yıldırım, Hadise Açıkgöz, Berrak Tüzünataç, Duygu Özaslan Mutaf, Demet Evgar Babataş, Zeynep Meriç Aral Keskin, Özge Özpirinçci, Derin ve Deren Talu kardeşler gözaltına alınmıştı.
AKOM'dan yapılan açıklamada, değerlendirmelere göre İstanbul'un hafta sonu Orta Akdeniz üzerinden gelen yağışlı hava ile Balkanlar üzerinden gelen soğuk havanın...
AKOM'dan yapılan açıklamada, değerlendirmelere göre İstanbul'un hafta sonu Orta Akdeniz üzerinden gelen yağışlı hava ile Balkanlar üzerinden gelen soğuk havanın etkisine gireceği belirtildi.
10 DERECE DÜŞECEK!
Hafta boyunca 16 ila 19 derece aralığında seyreden sıcaklıkların, yarın geceden itibaren düşmeye başlayarak 10 derece civarına gerilemesinin beklendiği vurgulanan açıklamada, sıcaklık düşüşüyle birlikte kentte sağanak ve gök gürültülü sağanak geçişlerinin öngörüldüğü kaydedildi.
Arkadaşım aranıyor!YAĞIŞ BEKLENİYOR
Açıklamada, yağışların pazar günü saat 10.00'dan itibaren kent genelinde etkisini artıracağı, aralıklarla esen fırtınayla pazartesi sabah saatlerine kadar yer yer kuvvetli şekilde etkili olmaya devam edeceği bildirildi.
AKOM'un açıklamasında, fırtına ve kuvvetli yağışın neden olabileceği ağaç ve direk devrilmeleri, çatı uçması, su baskınları, taşkınlar ve yollarda göllenme gibi olumsuzluklara karşı dikkatli olunması konusunda da uyarıda bulunuldu.
Futbolda yasa dışı bahis depremi! Mert Hakan Yandaş ve Metehan Baltacı gözaltında
Euroleague'in 14. haftasındaki Olympiakos-Fenerbahçe Beko maçı, müsabakanın oynanacağı salonun çatısının akması sebebiyle ertelenmişti. Konu ile ilgili Fenerbah...
Kamuoyunda tartışmaya yol açan üst düzey bürokrat ve memurlara yapılması planlanan 30 bin TL'lik seyyanen zam, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla geri ç...
Ankara’da 2 kardeşe saldırıp, yaralayan pitbull cinsi köpeğin sahibi Fatma Tuğçe Özbek Erol ifadesinde, annesi Ayşe Özbek ile çocukların annesi Belkız Öztürk’ün...
Ankara’da 2 kardeşe saldırıp, yaralayan pitbull cinsi köpeğin sahibi Fatma Tuğçe Özbek Erol ifadesinde, annesi Ayşe Özbek ile çocukların annesi Belkız Öztürk’ün tartıştığını, köpeğin koruma içgüdüsü ile saldırdığını iddia etti.
İlginizi ÇekebilirEtimesgut ilçesinde geçen pazar günü meydana gelen olayda Efe (1,5) ve Doğa Öztürk (5) kardeşlere, anneleri Belkız Öztürk ile eve girecekleri sırada apartmanda karşı komşularının beslediği pitbull cinsi köpek saldırdı. Yüzünden yaralanan Efe ve göğsünden yaralanan Doğa, hastaneye kaldırıldı.
Doğa tedavisinin ardından taburcu olurken, Efe’nin tedavisi ise hala sürüyor. Olayın ardından köpeğini kaçırdığı iddia edilen Fatma Tuğçe Özbek Erol, jandarma tarafından yakalanıp, çıkarıldığı mahkemece 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak' suçundan tutuklandı. Pitbull cinsi köpeği ise Etimesgut Belediyesi ekipleri tarafından el konularak barınağa götürüldü.
PİTBULLUN SAHİBİNDEN ‘KORUMA İÇGÜDÜSÜ’ İDDİASI
Olayla ilgili savcılıkta alınan ifadeler ortaya çıktı. Şüpheli Fatma Tuğçe Özbek Erol ifadesinde; köpeğin 7 yıldır kendisi ile birlikte yaşadığını, 4 yıldır da aynı binada oturduklarını söyledi. Olay saatinde işte olduğunu, köpeğin de evde annesi Ayşe Özbek ile birlikte bulunduğunu belirten Erol, annesi ile çocukların annesi Belkız Öztürk’ün apartmanda karşılaşarak tartıştıklarını ileri sürdü.
Erol, tartışma sırasında köpeğin koruma içgüdüsü ile aralık olan kapıdan dışarı çıkarak, önce Belkız Öztürk’ün üzerine gittiğini, daha sonra çocuklara saldırdığını, annesinin köpeği içeri alıp kendisine haber vermesi üzerine işten çıkıp eve döndüğünü iddia etti.
Erol, köpeğinin öldürülebileceğinden korkarak hayvanı Kahramankazan’da bulunan evlerine götürdüğünü, ardından da kolluk kuvvetlerine köpeğin yerini söyleyerek barınağa teslim ettiğini belirtti.
Şüphelinin annesi Ayşe Özbek de ifadesinde Belkız Öztürk’e çocuklarının gürültü yaptığını ve bu nedenle taşınacaklarını söylediğini, Belkız Öztürk’ün de ‘Siz de evde köpek besliyorsunuz’ diyerek üstüne yürüdüğünü, bu esnada köpeğin içeriden çıkarak çocuklara saldırdığını iddia etti.
Futbolda yasa dışı bahis soruşturmasında 2. dalga başladı: Ahmet Çakar, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Murat Sancak...
Olay, dün gece, kırsal Canveren Mahallesi’nde meydana geldi. Eşiyle boşanma aşamasında olan M.K., İstanbul’dan gelen kayınpederi Mehmet Cemal Talay ve kayınbira...
Olay, dün gece, kırsal Canveren Mahallesi’nde meydana geldi. Eşiyle boşanma aşamasında olan M.K., İstanbul’dan gelen kayınpederi Mehmet Cemal Talay ve kayınbiraderi Mehmet Şah Talay ile tartıştı.
İlginizi ÇekebilirTartışmanın büyümesi üzerine M.K., tabancayla baba ve oğluna ateş etti. İhbarla bölgeye sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralı baba ve oğul, ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralılar, tüm çabalara rağmen kurtarılamadı.
Jandarma ekipleri tarafından yapılan operasyonda şüpheli damat M.K., kaçtığı Kayapınar ilçesi kırsalında yakalandı. Ayrıca olaya karıştığı belirlenen 5 kişi daha gözaltına alındı. 6 şüphelinin jandarmadaki işlemleri sürüyor.
Olay, 2023 Kasım'da meydana geldi. Elena ve Aydın Sönmez çifti, tek çocukları Deniz Sönmez'i, diş ağrısı şikayetiyle, Osmangazi ilçesi Hürriyet Mahallesi'ndeki ...
Olay, 2023 Kasım'da meydana geldi. Elena ve Aydın Sönmez çifti, tek çocukları Deniz Sönmez'i, diş ağrısı şikayetiyle, Osmangazi ilçesi Hürriyet Mahallesi'ndeki özel diş kliniğine götürdü. Muayene sonrası dişlerinde çürük olduğu tespit edilen Deniz için 10 Kasım'a randevu verildi. Sedasyon altında yapılan operasyonla 1 dişi çekilip, 1’i kanal tedavisi olmak üzere 4 dişine de dolgu yapılan Deniz Sönmez, narkozun etkisinin azalmasıyla rahatsızlandı. Ağzında yoğun kanama olan Sönmez’in, ateşi yükseldi ve titremeye başladı.
Deniz, şikayetlerinin anesteziye bağlı olduğu söylenerek, kanaması olduğu halde ilaç yazılıp taburcu edildi. Eve geldikten yaklaşık 20 dakika sonra fenalaşan Deniz, ailesi tarafından götürüldüğü Dörtçelik Çocuk Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. Deniz Sönmez, 13 Kasım'da oksijen azlığına bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.
DİŞ KLİNİĞİ 1 AY SÜREYLE MÜHÜRLENDİ
İl Sağlık Müdürlüğü, diş kliniğini 1 ay süreyle kapatırken, Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı soruşturma sonrası diş hekimi A.G., anestezi uzmanı doktor L.O., anestezi teknikeri G.K. ile diş sağlığı polikliniği mesul müdürü K.G.Y. hakkında, Asliye Ceza Mahkemesi'nde, ‘Bilinçli taksirle ölüme neden olmak’ ve 'Sağlık hizmetleri temel kanununa muhalefet' suçlarından 3 yıldan 9’ar yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Tutuksuz sanıkların yargılanmasına devam edildi. Bursa 44'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Deniz Sönmez’in anne ve babasının yanı sıra tutuksuz sanıklar diş hekimi A.G., anestezi uzmanı L.O. ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan anestezi uzmanı L.O. suçsuz olduğunu iddia ederek, “Sonradan yasak geldiğini, sedasyon işlemi yapılmayacağını bilmiyordum. Ayrıca daha önce de Deniz'e aynı işlem yapıldığı için ve diğer hastanelerde 4-5 ay sonraya gün verilmesi ve çeşitli sebeplerden dolayı zorunluluk bulunduğundan bu işlem yapılmıştır. Yapılan işlemde de kusurumun olmadığını düşünüyorum, beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.
'YASAK OLDUĞUNU DÜŞÜNMEDİM'
Diş hekimi A.G. ise işe başladığı zaman diş kliniğinde sedasyon yapıldığını belirtip, kendisine komplo düzenlendiğini iddia ederek şunları söyledi:
“Ben işe yeni başlamıştım. Bana çocuk hasta bakıp, bakamayacağımı mesul müdür sordu. Ben de bakabileceğimi söyledim. Muhtemelen ona da şirket sahibi sormuştur. Ben bu işte, ilk tedaviyi yapanın sorumlu olduğunu düşünüyorum. Zaten ben başladığımda iş yeri faaliyet içerisindeydi ve bu işlemler yapılıyordu. Sedasyon yapıldığı için bunun yasak olduğunu düşünmedim. Bu nedenle sorgulamadım da. Bu konuda bilgilendirme bana yapılmadı. İmplant yapmamam ve diş çekmememi mesul müdür ve şirket sahibi söyledi. Ancak sedasyon konusunda bir şey söylemediler. Ben bir düzen içerisine düştüm. Kendimi kullanılmış hissediyorum. Kendi kendime sedasyon uygulamasına karar vermedim. Zaten düzen bu şekildeydi. Meslektaşlarım kendilerinin suçsuz olduğunu söylüyor, ancak asıl kusursuz olan benim. Ayrıca ben dişe sütur atmadım, sonrasında Dörtçelik Hastanesi’nde atılmış olabilir. Çünkü hiçbir diş hekimi süt dişi çekimi sonunda sütur atmaz, çünkü sonradan çıkacak ana dişlerin gelişim bozukluğuna neden olur.”
Olaydan sonra 3 ay daha çalıştığını belirten A.G. maaşını alamadığını, hatta işten ayrılmak istediğinde alacaklarını vermediklerini söyledi.
5 yaşındaki Deniz'i hayattan koparan diş çekimi! Raporda şok detaylar... 'Oğlum 5 bin lira için öldürüldü'‘ARTIK YARGILAMANIN UZAMASINI İSTEMİYORUZ’
Duruşmada söz alan Deniz Sönmez’in babası Aydın Sönmez, “2023 yılında meydana gelen olay sebebiyle 2 yıldır mücadelemiz devam ediyor, yargılamanın daha fazla uzamasını istemiyoruz, iyi ya da kötü bir sonuç çıkmasını talep ediyoruz” dedi.
‘SEDASYONU DİŞ HEKİMİ BİZE TAVSİYE ETTİ’
Anne Elena Sönmez de “2 yıldır biz çocuğumuz olmadan yaşıyoruz ama sanıklar normal yaşamına devam ettiler. Kimse sorumluluk kabul etmiyor. Cezalandırılmalarını talep ediyorum. A.G. beyanında tecrübesiz olduğunu, işe yeni başladığını söyledi. Ancak sedasyon uygulamasını kendisi bize tavsiye etti. Beyanlarını kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.
Elena ve Aydın Sönmez’in avukatı Salih Duman da “Olayda ilgisiz davranan sanık A.G. ile L.O.’nun tutuklanmalarına karar verilmesini talep ediyoruz. A.G.’nin savunmasını kabul etmiyoruz” diye konuştu.
Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını veren savcı, işletme ortakları M.Ç.G., M.Ö.A., M.E.K.’nin beraatini, diş hekimi A.G. ve anestezi uzmanı L.O.’nun 'Bilinçli taksirle ölüme neden olma' suçundan 3 yıldan 9’ar yıla, mesul müdür K.G.Y.’nin ise 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsini istedi. Mahkeme heyeti, karar verilmesi için duruşmayı erteledi.
Uzmanlar, doğadaki her mantarın tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Sitar, İstanbul'da son bir ayda 60 kişinin mantar ze...
Uzmanlar, doğadaki her mantarın tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Sitar, İstanbul'da son bir ayda 60 kişinin mantar zehirlenmesi nedeniyle hastanelere başvurduğunu belirterek, "Özellikle sonbaharın uzaması, kışın başlamasının gecikmesi mantarların daha uzun süre doğada var olmasına sebep oluyor. İnsanlarımız da güzel havalardan faydalanıp doğada geziye, yürüyüşe, pikniğe çıkmak istediğinde bu mantarları görüp maalesef toplayarak tüketme gibi eylemlerde bulunuyorlar. Açık havada yetişmiş hiçbir şekilde mantarı tüketmemek lazım. Çünkü bunun garantisi yok. Hatta o kadar tehlikelidir ki eski insanlarımız bu mantarlara, 'Köy geçiren', 'Ölüm meleği', 'Yok edici melek' gibi isimler bile koymuşlar. Geçtiğimiz hafta aynı aileden 3 kişi zehirlendi" dedi.
"KÖY GEÇİREN, ÖLÜM MELEĞİ, YOK EDİCİ MELEK' GİBİ İSİMLER BİLE KOYMUŞLAR'
Sancaktepe İlhan Varank Eğitim Araştırma Hastanesi'nde İç hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Sitar, "Son zamanlarda özellikle sonbaharın girmesiyle beraber mantar zehirlenmelerinde ciddi bir artış yaşandı. Özellikle sonbaharın uzaması, kışın başlamasının gecikmesi mantarların daha uzun süre doğada var olmasına sebep oluyor. İnsanlarımız da güzel havalardan faydalanıp doğada geziye, yürüyüşe, pikniğe çıkmak istediğinde bu mantarları görüp maalesef toplayarak tüketme gibi eylemlerde bulunuyorlar. Bunların tüketimi çok riskli ve tehlikeli. Bununla beraber mantar zehirlenmeleriyle acil servislere başvurular oluyor. Bunların bazıları gerçek mantar zehirlenmesi olarak ciddi sorunlar yaşıyorlar. Biz bu hastaları yatırıp elimizden gelen tüm tedavilerle takip etmeye, toparlamaya çalışıyoruz. Asıl tıbbi ismi amanita ve galerina olan türler özellikle çok yaygın ve zehirli mantarlar. Türkiye'de de bu mantarlar var. Amanita türü özellikle bizim marketlerde aldığımız beyaz kültür mantarına çok benzer. Galerina türü de ülkemizde çok meşhur olan kanlıca mantarına çok benzer. Bunların özellikle tehlike yarattığını söyleyebilirim. Bu mantarlar açık havada sporlarla yayılan bitkiler aslında. Uzun yıllar aynı yerden mantar topladığını iddia eden, aynı tip mantar topladığını iddia eden hastalarımız da oldu. Kuvvetle muhtemel bu bölgeye bu saydığımız mantarların sporları bir şekilde ulaşıyor. Bu sporlar o kadar kolay ulaşır ki, böceklerde hatta kuşların paçalarına bile bulaşarak deniz aşırı yerlere taşınabilen yapılar. Sporlar bu bölgede aynı benzeri diğer mantarların yanında üreyerek halkın bir nevi de kandırılmasına yol açıyorlar. Çünkü; 'biz yıllardır burada topluyoruz, hep yiyoruz hiçbir sorun olmadı' diyorlar. Bunun yanında üreyen çok da benzeyen bir zehirli mantar türü bütün planları alt üst edebiliyor. Açık havada yetişmiş mantarı hiçbir şekilde tüketmemek lazım. Çünkü bunun garantisi yok. Hatta o kadar tehlikelidir ki eski insanlarımız bu mantarlara, 'köy geçiren, ölüm meleği, yok edici melek' gibi isimler bile koymuşlar. Çok da masum ve güzel görünüşlü mantarlardır. Hatta ilk yediklerinde insanlara da lezzetli geliyorlar. Ama yedikten yaklaşık 5 ila 24 saat içinde ciddi bulantı, kusma, karın ağrısı, semptomları başlar. Bununla acil servislerimize başvuruyor hastalar. Zaten tipik hikaye verdikleri zaman mantar zehirlenmesinden şüphelendiğimizde, biz hastaların kan tetkikleri bozulmadan sadece klinik uygulamalarla bile hemen agresif bir şekilde tedavilerine başlıyoruz. Acil bir şekilde bu hastaları diyalize alıyoruz. Diyalizden sonra biyokimyasal verilerini, hastalığın klinik durumlarını takip ediyoruz" dedi.
İlginizi Çekebilir'CİDDİ KARACİĞER YETMEZLİĞİNE GİRDİLER'
Geçtiğimiz hafta aynı aileden 3 kişinin zehirlendiğini aktaran Dr. Güngör Sitar, "Bu konuda özellikle bilgi vermek isterim. Çünkü hasta olan ailemizin babası toplamış mantarları. Kendisinin anlattığı bize, normalde hep topladığı yermiş. Beyaz mantarlardı. Birkaç tanesi hafif sarımsıydı şeklinde bir anamnez verdi bize. Biz de bunu bilimsel bilgilerimizle eşleştirdiğimizde amanita olduğunu düşündük. Çünkü amanita kültür mantarına çok benzer. Erişkin formları biraz daha sarıya çalar. Şapkasının altında da ufak bir eteğimsi yapısı vardır. Normal diğer mantarların da yanında üreyince aynı mantardan olduğunu varsayarak tüketmişler. Bu mantar çok tehlikelidir. Zaten hastalarımızın seyri de çok ağır oldu. Bu hastaları acil servise geldiğinde hemen müdahil olup diyalize aldık. Diyalize almamıza rağmen ikinci gün genel durumları kötüleşmeye devam etti. Karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, nakile kadar ulaşabiliyor. Bu hastalarımızda da öyle oldu. Ciddi karaciğer yetmezliğine girdiler. Hastalardan biri genç 22 yaşındaydı. Onu herhangi bir durumda ciddi karaciğer yetmezliği olduğunda nakil olabileceği Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne yönlendirdik. Diğer hastamızı da aileyi, babasını da Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yönlendirdik. Kadın hastayı da biz takip ettik. Çünkü; yoğun imkanlar seferber etmek gereken hastalardı. Diğer hastanelerden bu amanita türüne özgün ama toksin ismindeki toksine antidot olarak üretilen bir ilaç var. Legalon isminde onu temin ettik. Açıkçası tüm tuşlara bastık bu hastaları kurtarabilmek için. Hastalarımızı sonra tabii tekrarlayan diyalizlere de aldık. Hastalarımız tedavilere yanıt verdiler. Geçtiğimiz bir ay içinde 50 ila 60 hasta diyebilirim. Bunların hemen hepsini diyalize aldık. Bazılarını tek diyaliz, bazılarını iki diyalizle kurtardık. Bazıları işte geçtiğimiz hafta yaşadığımız hastalar gibi biraz ağır seyretti. Birçoğu aslında tedaviye yanıt verdi. Ama şu bir gerçek ki bu hastalar tedaviye ulaşamasaydı hayati risk mutlaka yaşayacaklardı" diye konuştu.
'SEPETTE AÇIKTAN SATILAN MANTARLARIN TÜKETİLMEMESİ LAZIM'
Güngör Sitar, "Özellikle açık hava pazarlarında aldığımız mantarlarda da eğer tezgahın üzerine yığılı vaziyette ise üzerinde bir paketlenme, etiket, ürünle ilgili bir bilgi yoksa ya da direkt sepette açıktan satılmış kişilerin bizzat topladığı mantarlarda bunların kesinlikle tüketilmemesi lazım. Kendimiz bizzat da kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu mantarlar çok karışabiliyor diğerleriyle. İyi bir mikolog (mantar uzmanı) sadece görünüşüyle değil, dokusuyla, kokusuyla, hatta kırılganlığıyla ancak bunları ayırt edebilir. Eğer bizden biri ya da toplayanlardan biri böyle biri değilse bu işe hiç girmemekte fayda. Anadolu yakasında Taşdelen, Aydos Ormanı, Beykoz ve Şile'de ormanlarda özellikle insanların çok çok toplayarak geldiğini görüyorum. Bu bölgede şimdi mevsimde özellikle şu an biraz daha ılıman seyrettiği için mantar popülasyonunda artış var. Dolayısıyla zehirlenme vakalarında da artış görüldü. Zaten geçtiğimiz haftalarda ciddi sıkıntılar yaşayan çeşitli haberler de duyduk. O yüzden bu konuda koruyucu olmak adına kültür mantarı dışında, kesinlikle açık havadan toplanmış, toplanma şüphesi olan bir mantarı tüketmememiz gerekiyor" dedi.
Bültende futbolseverleri birbirinden heyecanlı maçlar beklerken oyuncu bahisleriyle maçların keyfi daha da artıyor. İlk günden bu yana büyük bir ilgi gören oyun...
Misli’de günün iddaa programı içerisinde en çok oynanan bahisleri ve Misli yazarlarının bu maçlar için yaptığı yorumları sizler için derledik.
*Tam metin içeriği, kaynak sitenin yapısının değişmesine bağlı olarak eksik gelebilir.
Yorumlar (0)
Yorumunuzu Ekleyin