Olay, geçen yıl 27 Aralık'ta, Melikgazi ilçesi Alpaslan Mahallesi'ndeki evde meydana geldi. Mahdi Gholamaıan ile kayınbiraderi Rasoul Gholamaıan arasında tartış...
Olay, geçen yıl 27 Aralık'ta, Melikgazi ilçesi Alpaslan Mahallesi'ndeki evde meydana geldi. Mahdi Gholamaıan ile kayınbiraderi Rasoul Gholamaıan arasında tartışma çıktı. Büyüyen tartışmada Rasoul Gholamaıan tabancayla başından vuruldu. Komşuların ihbarı üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerinin kontrolünde, Gholamaıan'ın hayatını kaybettiği belirlendi. Mahdi Gholamaıan ise polis tarafından cinayet şüphesiyle gözaltına alındı. Rasoul Gholamaıan'ın cenazesi, otopsi işlemlerinden sonra İran'a gönderildi. Gözaltına alınan Mahdi Gholamaıan ise emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
İlginizi ÇekebilirİDDİANAME HAZIRLANDI
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanıp, iddianame hazırlandı. Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Mahdi Gholamaıan hakkında müebbet hapis cezası istendi.
'O BENİM KARDEŞİM GİBİYDİ'
Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasında tutuklu sanık Mahdi Gholamaıan ile Rasoul Gholamaıan'ın şikayetçi annesi, babası ve kız kardeşi ile taraf avukatları hazır bulundu. Ölen Rasoul Gholamaıan'ın hem amcasının oğlu hem de eşinin ağabeyi olduğunu anlatan sanık Mahdi Gholamaıan, suçsuz olduğunu öne sürerek, “Rasoul’ü ben öldürmedim. İntihar etti. O benim kardeşimdi. Onun sevinci benim sevincim, üzüntüsü de benim üzüntümdü. Aramızda çok farklı bir ilişki vardı. Kardeşim gibiydi. Ben kardeş katili değilim” diye konuştu. Ölen Rasoul’ün annesi F.G. ise “Oğlumun kanı yerde kalmasın. Şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.
75 kilo altın ve gümüşle kaçmıştı! Annesi konuştu: Maşa olarak kullandılar‘BENZER DAVALARDA BİLİRKİŞİLİK YAPTIM’
Duruşmada Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağlar Özdemir bilirkişi sıfatıyla dinlendi. Türkiye’nin pek çok yerinde önemli davalarda mütalaa verdiğini söyleyen Prof. Dr. Özdemir, oyuncak silah ile olayı canlandırarak, tüm detayları ile mahkeme heyetine anlattı. Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “18 yıldır olay yeri ve olay yerinin yeniden canlandırılması üzerine çalışıyorum. Türkiye genelinde birçok medyatik dosyada raporum bulunmaktadır. Bu tür benzer dosyalarda bilirkişilik yaptım. Duygu Delen ve Şule Çet davalarının raporlarını ben vermiştim” dedi.
‘ATIŞIN SANIK TARAFINDAN YAPILDIĞINA DAİR DELİL BULAMADIM’
Olayın hukuki değerlendirmesinin hukukçular tarafından yapılması gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Özdemir, “Olayın kaza, intihar ya da cinayet değerlendirmesi hukukçuların alanında olduğu için raporumda bu yönde bir değerlendirmede bulunmadım. Heyetiniz uygun görürse kendi düşüncemi paylaşabilirim. Ben söz konusu olaydaki atışın sanık tarafından yapıldığına dair bir delil bulamadım. O yüzden böyle raporlama yaptım. İntihar olduğunu düşünüyorum. Ama takdir yetkisini sizlere bırakıyorum” diye konuştu.
7 işçinin öldüğü yangın faciasında ihmaller zinciri: Sigortasız işçiler, tek çıkış kapısı, eksik sistemlerERTELENDİ
Mahkeme heyeti verdiği ara karar ile sanık Mahdi Gholamaıan’ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşma savcısının mütalaasını hazırlamak için süre istemesi üzerine davayı erteledi.
İstanbul'un önemli su kaynaklarından biri olan Terkos Gölü'nde yaşanan kuraklık nedeniyle su seviyesi ciddi oranda düştü. Suyun çekilmesiyle birlikte yıllardır ...
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinde gelinen aşamaya dikkati çekerek, "Bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin ön...
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinde gelinen aşamaya dikkati çekerek, "Bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle 'siyasi malzeme yapılmaması' konusunu her birinizden istirham ediyorum." dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı.
Güney Kıbrıslı siyasetçiden Yunan gazetesine çarpıcı itiraf! 'Türkiye'yi durdurmanın tek bir yolu var, durumdan faydalanmalıyız''SÜREÇ AL-VER SÜRECİ DEĞİL'
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 19. toplantının açılışında yaptığı konuşmada, çalışmaların en hassas, en kritik ve en kırılgan dönemine girildiğini vurguladı.
Şimdiye kadar hassasiyetle, fedakarlıkla bu çalışmaları yürüttüklerini ve bu noktaya kadar gelindiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bundan sonra da artık son düzlükte bir iki temel vazifemizi de icra edip oluşturacağımız sonucu da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunacağız. Ümit ederim ki çalışmalarımız hayırlarla neticelenir." diye konuştu.
Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinin, komisyonun çalışmalarından ibaret olmadığını, meselenin sadece bir kısmı olduğunu söyledi.
Bir devlet politikası olarak sürdürülen bu sürecin, devletin bütün ilgili kurumları vasıtasıyla sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildiğini belirten Kurtulmuş, bu sürecin bir al-ver, bir pazarlık süreci olmadığının altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, örgütün kendisini feshetme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra bu sürecin hızlandığını ve siyasetin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için TBMM'de bulunan siyasi partilerden 11'inin ittifakıyla bu komisyonu kurarak bugüne kadar getirdiğini kaydetti.
Kurtulmuş, "Bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gereken, çok daha hassas davranmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere her birimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
HEYETİN İMRALI ZİYARETİ
Komisyonda şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşun dinlendiğini, 18. komisyon toplantısında ise katılanların 5'te 3 nitelikli çoğunluğuyla alınan karar gereği komisyonda grubu bulunan partileri temsilen birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındığını anımsatan Kurtulmuş, üç siyasi partinin temsilcisinin gönderildiğini ve ziyaretin 24 Kasım tarihinde gerçekleştirildiğini hatırlattı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ziyaretin gerçekleştirilmesi ile birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve bu süreçlerde mağdur olanları dinlemiş ve bu son ziyaretle birlikte de dinleme faslı tamamlanmıştır.
Bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz. Yani komisyon çalışmalarından sonra Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesiyle ilgili kendi açımızdan gördüğümüz, ortak hassasiyetlerle hele hele mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum. Böylece bu raporun hazırlanmasıyla birlikte de bu tarihi süreç çok önemli bir eşiği daha atlatacak ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacaktır."
Önceki toplantıda, grubu bulunan siyasi partilerden ve milletvekillerinden raporlarını hazırlamalarını istediklerini aktaran Kurtulmuş, "Şimdiye kadar 5-6 arkadaşımızın hazırladığı rapor geldi. Bunların hepsini biz kaydediyoruz. Bir sayfa, bir evrak bile gelse bu evrakı kaydedip bu sürecin resmi tutanakları içerisine almış oluyoruz. Dolayısıyla bugünkü oturumumuzda raporları dinleyeceğiz. Raporu hazır olan partiler varsa onları dinleyeceğiz." ifadesini kullandı.
"DİL, ÜSLUP VE DAVRANIŞLARIMIZA DA AZAMİ DİKKAT ETMEMİZ GEREKTİĞİ BİR SÜREÇTEYİZ"
Sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiğinin herkesçe görüldüğünü belirten Kurtulmuş, şu görüşleri paylaştı:
"Söylenen her bir sözün, normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla hani derler ya eskiler, 'Söz gümüşse sükut altındır'. Burada yüz düşünüp bir konuşma hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle 'siyasi malzeme yapılmaması' konusunu her birinizden istirham ediyorum.
Burada basınımızın da üstüne çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarıyı yaptım ama hissediyoruz, buna ihtiyaç var. Sürecin aslı; kim ne dedi, nereden geldi, nereye gitti; bütün bunlardan daha önemlisi, ortaya hangi somut sonuçlar konuldu. Önemli olan bu siyasi süreçte, budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, üslup ve davranışlarımıza da azami dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz."
Bu meselenin bir ya da birkaç siyasi partinin meselesi olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" hedefinin, bütün Türkiye'nin, 86 milyonun meselesi olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu mesele, hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacak. Bunun için elimizi şimdiye kadar olduğu gibi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve olumlu sonuç almak için de sabırla inşallah bu müzakere süreçlerini tamamlamış olacağız. Tekraren söylüyorum. Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan, bu mesele son noktaya geldi, son günlere yaklaşıyor, bu meseleyi akamete uğratalım diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. Onun için bizler de sabırla, farklılıklarımızı yine birbirimize ifade ederek yolumuza devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer mutlaka kazanacağız."
Kurtulmuş, toplantının ilk bölümünde siyasi partilerin, rapor safhasına ilişkin görüş ve temennilerini, yöntem tekliflerini dinleyeceklerini, ikinci oturumda da İmralı ziyaretiyle ilgili görüşmenin yapılacağını aktardı.
İşte kasım ayında en çok satılan araçlar! Elektriklide zirve TOGG'un
Yeşilay Bodrum İlçe Temsilcisi Kaan Toker (60), farkındalık oluşturmak için yürümeye karar verdi. Turgutreis Kadıkalesi mevkisinde yürüyüşe başlayan Toker, yan...
Yeşilay Bodrum İlçe Temsilcisi Kaan Toker (60), farkındalık oluşturmak için yürümeye karar verdi. Turgutreis Kadıkalesi mevkisinde yürüyüşe başlayan Toker, yanına asker arkadaşı gazi Hasan Danacı'yı da (62) alarak yaklaşık 25 saatte yürüyüşünü tamamladı.
Yürüyüşte zaman zaman zorlanan Toker, asker arkadaşının da desteğiyle farkındalık projesini tamamlamanın mutluluğunu yaşadı.
Toker, gazetecilere, yürüyüşe başladıktan 40 kilometre sonra zorlandığını, yürüyüş yaptığını duran asker arkadaşının kendisine eşlik etmeye geldiğini söyledi.
Geri kalan yolu beraber yürüdüklerini ifade eden Toker, "Onunla birlikte askerlik anılarımızı canlardık ve bana yürüyüşte güç verdi. Annem yakın zamanda vefat etmişti onu da düşünerek yürüyüşümü başarıyla tamamladım. Amacım hem Cumhuriyetimizin 102. Yılında farkındalık oluşturmak ve Bodrum'da kurulacak olan bağımlıların tedavi gördüğü Yeşilay Danışmanlık Merkezi projesine destek vermek." dedi.
Askerlik yaptığı 1987'de gazi olan Hasan Danacı da asker arkadaşına yürüyüşte 62 kilometre eşlik ettiğini ve bundan da büyük keyif aldığını dile getirdi.
İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Oktay Dumruk da iki asker arkadaşın zorlu koşullarda 29 saatte tamamlamayı düşündükleri yürüyüşü 25 saatte bitirdiklerini ifade ederek, azim ve kararlılıkları için ikiliyi tebrik etti.
Tunç, Şingah Mahallesi'nde inşa edilecek Bayburt Adalet Sarayı temel atma töreninde yaptığı konuşmada, her zaman milli iradenin ve demokrasinin yanında olan Bay...
Tunç, Şingah Mahallesi'nde inşa edilecek Bayburt Adalet Sarayı temel atma töreninde yaptığı konuşmada, her zaman milli iradenin ve demokrasinin yanında olan Bayburt'ta bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Cumhur İttifakı'na destek veren Bayburtlulara teşekkür eden Tunç, katılımcılara Erdoğan'ın selamını iletti.
Tunç, Bayburt'a 23 yılda her alanda büyük hizmetler yapıldığını ve yapılmaya da devam ettiğini belirterek, Kop Tüneli açıldığında Erzurum ve Bayburt'un neredeyse birleşmiş olacağını, Bayburt Havalimanı'nın da kente ulaşımı kolaylaştıracağını ifade etti.
Son dakika: 75 kilo altın ve gümüşle kaçmıştı! Annesi konuştu: Maşa olarak kullandılarBayburt Adliyesi'nin inşaat sürecinin, temel atma töreninin ardından hızlı şekilde tamamlanacağını anlatan Tunç, adliye binasını 2027'nin ilk aylarında hizmete açmayı planladıklarını vurguladı.
Tunç, adaletin tecelli edeceği mekanların önemli olduğunu, dolayısıyla bu mekanların, adaletin vakarına uygun inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
Adaletin tecelli edebilmesi için sadece mekanların ve teknolojik imkanların yetmeyeceğini, bu konularda çok mesafe aldıklarını ifade eden Tunç, 391 müstakil adliye sarayı yapıldığını söyledi.
Geçmişte merdiven altlarında, kiralık, köhne binalarda duruşmalar yapıldığını belirten Tunç, Türkiye'nin bunlardan kurtulduğunun altını çizdi.
Tunç, sadece bunlardan kurtulmanın yetmeyeceğini, o binalarda uygulanacak mevzuatın da ihtiyaca cevap vermesi, çağın gereklerine uygun hale gelmesi gerektiğini aktardı.
Türkiye'nin bu konuda 23 yılda çok önemli mesafeler aldığına işaret eden Tunç, 80 yıldan bu yana uygulanan, İtalya'dan, Almanya'dan, Fransa'dan, İsviçre'den alınan temel kanunların hepsinin yenilendiğini, milletin ruhuna, çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirildiğini belirtti.
Tunç, mevzuatın yenilenmesinin yeterli olmadığını, mevzuatı uygulayacak hakim ve savcıların hem sayı hem nitelik itibarıyla güçlü olabilmeleri için çok çalıştıklarını ifade ederek, "Sayıyı 9 binlerden 26 binlere yükselttik ve onların daha güçlü, daha donanımlı bir şekilde vatandaşlarımıza yargı hizmetlerini sunabilmeleriyle ilgili imkanları arttırdık." diye konuştu.
Özellikle son zamanlarda hukuk eğitiminin kalitesini arttırmak için hukuk fakültelerine girişte başarı sıralamasını 100 bine yükselttiklerini vurgulayan Tunç, yatay geçiş, alttan dikey geçiş, ikinci öğretimi kaldırdıklarını ve hukuk mesleklerine giriş sınavı uygulamasını başlattıklarını söyledi.
Real Madrid'den Osimhen bombası! 'Üst düzey bir isimden duydum'Tunç, avukat olabilmek, hakim, savcı yardımcılığı sınavına girebilmek için hukuk mesleklerine giriş sınavının da geçilmesi gerektiğini belirterek, bu nedenle hakim ve savcı yardımcılığı sistemini başlattıklarını kaydetti.
Bakan Tunç, bir yandan da mahkeme sayılarını artırdıklarına işaret ederek, özellikle yargıdaki gecikmeyi ortadan kaldırmak için büyük bir çaba içerisinde olduklarını dile getirdi.
Sıfır Kadastro Dosyası Projesi ile 50 yıldır devam eden davaların hızlı bir şekilde sonuçlanmasıyla ilgili çalışmaları sürdürdüklerine dikkati çeken Tunç, diğer yandan da 2016’dan bu yana uygulamaya alınan istinaf mahkemelerinin daire ve üye sayısını her geçen gün artırdıklarını vurguladı.
Tunç, 3 binden fazla yeni mahkeme ve ihtisas dairesi kurarak özellikle oradaki yığılmanın, gecikmenin önüne geçmek için çalıştıklarını belirtti.
"Geciken adalet, adalet değildir." ifadesini kullanan Tunç, şöyle devam etti:
"Vatandaşımız hakkına bir an önce kavuşmalıdır. 26 bin yargı mensubumuz ve avukatlarımızla beraber bu noktada özverili bir çalışmayla inşallah biriken iş yükünü hızlı bir şekilde önümüzdeki süreçte ortadan kaldırmak için mücadele edecekler. Uygulamaya koyduğumuz bu tedbirler sayesinde tabii bunun sonuçlara da yansıdığını memnuniyetle görüyoruz."
Tunç, 5 temel amaçları ve 264 hedefleri olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Özellikle ceza adaleti sisteminin etkinliğinin arttırılmasıyla ilgili hedefi önemsiyoruz. Çünkü toplumsal barış ve huzurun teminatı, ceza adaleti sisteminin daha etkin işlemesinden geçiyor. İşte bu anlamda 9. Yargı Paketi Meclisimizde yasalaşmıştı. 10. Yargı Paketi yine ceza adaleti sistemiyle ilgiliydi. Özel infaz usullerinin kapsamının daha da etkin hale getirilmesiyle ilgili düzenlemeler yer almıştı ve 11. Yargı Paketi de yine ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına yönelik önemli düzenlemeler içeriyor.
"ONLARI SUÇTAN KORUMAK BAŞTA AİLELERİNİN AMA EN ÖNEMLİSİ DE DEVLETİN, BİZLERİN GÖREVİ"
Tunç, 11. Yargı Paketi'ne ilişkin şu bilgileri aktardı:
"38 maddeden oluşan bu teklif, AK Parti Grubunca Meclis Başkanlığına sunulmuştu. Meclis Başkanlığı, Adalet Komisyonu'na sevk etti. Dünden itibaren Meclis Adalet Komisyonumuzda 11. Yargı Paketi ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Bu pakette önemli düzenlemeler var. Birçok kanunda değişiklik var. Özellikle toplumsal huzur ve barışın daha da tahkim edilmesi ve huzuru, güvenliği, ceza adaleti sisteminin etkinliğini arttırmaya yönelik önemli düzenlemeler var. Başta çocuklarımız, onlar bizim geleceğimiz. Onları suçtan korumak başta ailelerinin ama en önemlisi de devletin, bizlerin görevi. Hem suça sürüklenen çocukları suça sürüklenmekten alıkoymamız lazım, onları suça iten nedenleri ortadan kaldırmamız lazım. Suça itilmişse etkin bir ceza adaleti sistemiyle çocuğun üstün yararını gözeterek bir yargılama hizmetinin verilmesi lazım hem de çocuklarımızın suçtan korunması lazım. Suç mağduru çocuklarımızı, suçtan korumaya yönelik çok önemli tedbirler geçmiş dönemlerde hep almıştık. Çocuk görüşme merkezleri, çocuk izlem merkezleri, çocuk adalet merkezleri. Erzurum'dan başlamıştık, bunu şimdi diğer illerimize de yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Bu yargı paketinde çocukları suçta kullanan örgütlerle mücadele bakımından, çocukların örgütlü suçlarda ya da örgüt faaliyeti kapsamında çocukları kullananlara ağır yaptırımlar, ağır cezalar getiren düzenlemeler var 11. Yargı Paketi'nde."
Meskun mahalde silah atmanın yol açtığı sıkıntılara işaret eden Tunç, şöyle devam etti:
"O mutlu olacağımız günlerde, askerleri uğurlamalarda, düğünlerde, nişanlarda, kutlama günlerinde maalesef havaya silah atarak o günleri matem havasına dönüştüren olayları ortadan kaldırmak istiyoruz. Bununla ilgili yaptırımlar var. Kuru sıkı da dahil olmak üzere. Toplumu korkutmak vesaire bunların olmamasını istiyoruz. Yine trafik güvenliğini tehlikeye atan suçlar bakımından İçişleri Bakanlığımızın idari para cezalarıyla ilgili bir çalışması vardı. Bizim de Türk Ceza Kanunumuzda hapis cezası gerektiren, trafik güvenliğini tehlikeye atan, trafikte yol kesen o magandaların önüne geçmek durumundayız. Onlara ağır yaptırımlar getiren maddeler de yine kanun teklifimizde şu anda Adalet Komisyonu'nda görüşülüyor. Yine kiralık araçlardan kaynaklanan, o araçların suçta kullanılmasına yönelik yaptırımlar içeren düzenlemeler var."
Tunç, son zamanlarda bilişim suçlarının arttığına dikkati çekerek, "Teknoloji gelişiyor. İnternet çağındayız, internetin zararlı unsurlarından çocuklarımızı, gençlerimizi, toplumumuzu korumak zorundayız. İnternet yoluyla dolandırıcılıklar, telefon hatlarıyla yapılan dolandırıcılıklar, tüm bunları ortadan kaldırmak ve bunları engellemek ve bunlara yönelik önemli yaptırım getirmek durumundaydık. Bu konuda da özellikle bilişim suçları, bilişim sistemleri kullanılarak yapılan dolandırıcılık, sanal bahis, sanal kumar, gerçekten kanayan yara bunlar. Bu konularda Sayın Cumhurbaşkanımızın çok büyük bir kararlılığı var önlenmesi hususunda, toplumun bu zararlı alışkanlıklardan korunması konusunda. Bizler de bu anlamda ceza kanunlarımızda bunlara ağır yaptırımlar getiren hususları düzenliyoruz." dedi.
"ÇOK MESAFELER ALDIK, ALACAĞIMIZ DAHA ÇOK MESAFELER VAR"
Bakan Tunç, 11. Yargı Paketi'nde yargıyı hızlandırmak ve istinaf süreçleriyle ilgili bazı maddeler de bulunduğunu söyledi.
Paketin, ceza adaleti sisteminin etkinliğini arttırmaya yönelik olduğunu dile getiren Tunç, 12. Yargı Paketi'nin hazırlıklarını da milletvekilleriyle paylaştıklarını ve teklif üzerinde çalıştıklarını, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin hızlandırılmasıyla ilgili kanun teklifinin de önümüzdeki günlerde Meclis gündemine geleceğini belirtti.
Tunç, mevzuatı geliştirmeye ve iyileştirmeye, yargının fiziki ihtiyaçlarını karşılamaya, yargı mensuplarının gerek konut, gerekse özlük haklarıyla ilgili birçok çalışmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın destekleriyle karşılamaya devam ettiklerini söyledi.
Tarafsız ve bağımsız yargının, adalet hizmetleri noktasında milletin memnuniyetini en üst noktaya çıkarabilmesi hedefiyle çalıştıklarını anlatan Tunç, "Çok mesafeler aldık, alacağımız daha çok mesafeler var. Türkiye Yüzyılı'nı, adaletin de yüzyılı yapmanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı tüm yargı teşkilatımızla, ilk derecesinden yüksek yargısına varıncaya kadar büyük bir gayret içerisinde sürdürüyoruz." diye konuştu.
Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargı mensuplarımıza yönelik bazı soruşturmalardan hareketle haksız eleştiriler hatta hakarete, tehdide varan birtakım açıklamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Yargımız büyük bir özveri içerisinde. 26 bin hakim ve savcısıyla 200 bin ceza infazıyla beraber, 200 bin yargı personeliyle gece gündüz bir gayret içerisinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı içerisinde özellikle vatandaşlarımızın hakkının, hukukunun korunması anlamında büyük bir gayret içerisindeler. Tabii yargıya yönelik, sosyal medya üzerinden, işte televizyon ekranlarında, haksız ve hudutsuz eleştirilerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu haksız eleştirileri elbette ki kendilerine iade ediyoruz. Ama bugün geldiğimiz noktada yargı sistemimizin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve milli iradeye duyduğu saygı, demokratik hukuk devleti ilkesine duyduğu saygı, geçmişle kıyaslanamayacak kadardır. 'Eskiden yargı tarafsızdı, bağımsızdı. Bugün yargı taraflı bağımlı hale geldi' diyenler bize geçmişi unutturmaya çalışıyorlar. Biz adaleti köhne binalardan, adliyenin en vakarına yakışır binalarına kavuşturmakla kalmadık, o merdiven altı duruşmalardan, o adliyenin mehabetine uygun binalara kavuşturmakla kalmadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yargıyı, birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkardık, vesayetçiden kurtardık, darbeciden kurtardık, milletin yargısı haline getirdik."
"TÜRKİYE'Yİ TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNDEN KURTARACAĞIZ İNŞALLAH"
Etnik kökeni ne olursa olsun her vatandaşın, birinci sınıf vatandaş olduğunu dile getiren Tunç, bu anlayışla bütün ayrımcılığı ortadan kaldırdıklarını ifade etti.
Tunç, büyük bir kalkınma hamlesiyle her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırarak temel hak ve özgürlükleri tahkim ederek, teröre mazeret teşkil eden bütün unsurları ortadan kaldırdıklarını aktardı.
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin Tunç, şu görüşlerini paylaştı:
"Bu süreci sabote etmek isteyenler içeride ve dışarıda var. Türkiye'yi huzursuz etmek, Türkiye'nin gelişmesini ve kalkınmasını önlemek isteyen o şer şebekelerine karşı uyanık olacağız. Süreci baltalamak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. İnşallah Meclis'in konuya el atmasıyla beraber, kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çizeceği yol haritasıyla beraber adımlarımızı kararlılıkla atmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi terörün her türlüsünden kurtaracağız inşallah. Hem içeride hem dışarıda kurtaracağız."
Bayburt Adliyesi'nin 15 bin metrekarede inşa edileceğini anlatan Tunç, görev yapan hakim ve savcıların yarısının kadın olduğunu, projede küçük bir değişiklikle kreş yapılabileceğini de belirtti.
Milli Savunma Bakan Yardımcısı Salih Ayhan da Adalet Bakanlığının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığından bu yana önemli hizmetler yaptığını belirterek, yeni Bayburt Adliyesi'nin hayırlı olmasını diledi.
Konuşmaların ardından, Bakan Tunç, Bayburt Valisi Mustafa Eldivan, Bakan Yardımcısı Ayhan ve diğer ilgililer butona basarak Bayburt Adalet Sarayı'nın temelini attı.
Törene, AK Parti Bayburt Milletvekili Orhan Ateş, Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Daire Başkanı Turan Kuloğlu, Bayburt Cumhuriyet Başsavcısı Burak Yılmaz ve davetliler katıldı.
New York Times'tan Pentagon'a dava! 'Basın özgürlüğünü ihlal ediyorlar'
Nijerya Milli Takımı'nın eski teknik direktörü ve efsane futbolcu Sunday Oliseh, Real Madrid'in Victor Osimhen'in transferi için ciddi şekilde devrede olduğunu ...
A Milli Erkek Basketbol Takımı, FIBA dünya sıralamasında 11. basamağa yükseldi.
Yangın, saat 15.30 sıralarında Sultanahmet Camii'nin yanındaki restoranın bacasında bilinmeyen bir nedenle çıktı. Kısa sürede büyüyen alevler çevredeki ağaçlara...
Yangın, saat 15.30 sıralarında Sultanahmet Camii'nin yanındaki restoranın bacasında bilinmeyen bir nedenle çıktı. Kısa sürede büyüyen alevler çevredeki ağaçlara sıçradı.
Çevredekilerin ihbarı üzerine itfaiye, acil sağlık ve polis ekipleri geldi. Alevler itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Sağlık ekiplerinin kontrollerinde yangında yaralanan kimsenin olmadığı belirlendi. Yangın nedeniyle restoranda ve cami avlusunun duvarlarında hasar oluştu.
Ekiplerin incelemesi sürüyor.
İzmit'te yerel bir internet haber sitesinin sahibi gazeteci Güngör Arslan, 19 Şubat 2022’de ofisinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Arslan'ı öldü...
İzmit'te yerel bir internet haber sitesinin sahibi gazeteci Güngör Arslan, 19 Şubat 2022’de ofisinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Arslan'ı öldüren Ramazan Özkan, olaydan birkaç saat sonra yakalanarak, tutuklandı.
Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Burhan Polat, Can Yılmaz, Emrah Yıldırım, Ersin Kurt, Ferhat Yıldırım, Hasan Emre Çelik, Özgür Taşkıran, Kadir Yıldırım ve Ramiz Saatçi de tutuklandı. Abdullah Yürük, Erdal Tilki, Erdal Yıldırım ve Yadigar Başyurt'un ise tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
Kocaeli 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında sanıklardan Özgür Taşkıran, Can Yılmaz, Kadir Yıldırım ve Emrah Yıldırım tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Son dakika: 75 kilo altın ve gümüşle kaçmıştı! Annesi konuştu: Maşa olarak kullandılarMAHKEME 2 KİŞİYE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VERDİ
6'sı tutuklu, 14 sanığın yargılandığı davanın karar duruşması 9 Ocak 2023’te 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kandıra ilçesindeki Kocaeli Kapalı Cezaevleri Yerleşkesi'nde bulunan duruşma salonunda görüldü. Olayın faili Ramazan Özkan'ın 'Tasarlayarak Kasten Öldürme' suçunu işlediğine kanaat getiren mahkeme heyeti, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, Ramazan Özkan'ın ruhsatsız silah taşımak ve bulundurmak suçundan da 7 yıl hapis ve 40 bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, sanık Burhan Polat'ı ise 'Tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırdı.
DİĞER SANIKLARA CEZA
Sanık Ferhat Yıldırım ve Hasan Emre Çelik'e olayın faili Ramazan Özkan'a yol göstermesi ve yardım etmesi sebebiyle 'Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme' suçundan 20 yıl hapis, ruhsatsız silah taşımak ve bulundurmak suçundan 7 yıl hapis olmak üzere 27’şer yıl hapis cezası verildi. Sanık Ramiz Saatçi'nin ise 'Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme' suçundan beraatine hükmedilirken, ruhsatsız silah taşıma ve bulundurma suçundan 7 yıl hapis ve 40 bin TL idari para cezası ile cezalandırılmasına hükmedildi. Sanıklar Özgür Taşkıran'a 'Suçluyu kayırma' suçunu işlemesi sebebiyle 3 yıl 6 ay hapis cezası verilirken, Can Yıldırım ise aynı suçtan 2 yıl 6 ay hapse çarptırıldı. Sanık Erdal Tilki, Yadigar Başyurt ve Erdal Yıldırım'a 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmeye teşebbüs' suçunu işlekleri gerekçesiyle 2 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Sanıklar Emrah Yıldırım, Kadir Yıldırım ve Abdullah Yürük ve Ersin Kurt hakkında ise üzerlerine atılı tüm suçlardan beraatlerine karar verildi.
YARGITAY BERAAT KARARINI BOZDU
İtirazlar üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Ersin Kurt hakkında gazeteci Güngör Arslan'a karşı ‘nitelikli kasten öldürmeye azmettirme’ suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğini, beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek sanık yönünden verilen kararı bozdu. Yeniden Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Ersin Kurt, öldürülen gazetecinin ailesi ve taraf avukatları katıldı. Ersin Kurt ve avukatı dosyanın karar düzeltme için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittiğini, bu aşamada bozma kararı yönünde herhangi bir beyanda bulunmayacaklarını ifade etti.
‘ADİL BİR KARAR VERMENİZİ İSTİYORUM’
Duruşmada dinlenen Güngör Arslan’ın kızı Nazlıcan Arslan, “Mahkemenizden adil bir yargılanma istiyorum. Katledilen babamın hakkının verilmesini istiyorum. Sanık hakkında şikayetim devam etmektedir. Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ederim” dedi. Arslan’ın eşi Suna Arslan ise “Vicdanen adil bir karar vermenizi istiyorum. İçeridekiler kadar dışarıda olan sanık Ersin de öldürme olayından sorumludur. Kendisinin serbest bir şekilde dolaşması ve davayı takip etmesi uygun değildir. Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ederim” diye konuştu. Arslan ailesinin avukatı ise cezasızlık algısının oluşmaması için sanığın tutuklanmasını talep etti.
DOSYANIN ASLI BEKLENECEK
Talepleri değerlendiren mahkeme, dava dosyası aslının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edildiği, dosyanın aslının ilgili birime gönderildiği ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından herhangi bir karar verilmediği, bu sebeple de dosya aslının yerel mahkemeye dönmemesi sebebiyle Ersin Kurt hakkında verilen bozma ilamına uyulup uyulmayacağı hususunun dosya aslının gelmesinden sonra karara bağlanmasına karar verdi. Sanığın tutuklanması talebi hakkında da mahkeme, dosyanın aslının olmaması ve Yargıtay kararına uyulup uyulmadığı hususunda mahkemenin karar vermemesi nedeniyle reddine karar verildi. Duruşma, dosya aslının beklenmesi nedeniyle 30 Nisan’a ertelendi.
7 işçinin öldüğü yangın faciasında ihmaller zinciri: Sigortasız işçiler, tek çıkış kapısı, eksik sistemler
Çankaya ilçesindeki Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi'nde eğitim gören öğrencilerin Fizik Öğretmeni Mehmet Canpolat (61) ile alay ettiği görüntüler, önceki gü...
Çankaya ilçesindeki Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi'nde eğitim gören öğrencilerin Fizik Öğretmeni Mehmet Canpolat (61) ile alay ettiği görüntüler, önceki gün sosyal medyada paylaşıldı. Okul yönetimi, tepki çeken görüntülerle ilgili disiplin süreci başlattı. Olayın yaklaşık 20 gün önce yaşandığı belirtildi. Öte yandan, hafta başında ders sırasında dengesini kaybederek yere düşen öğretmen Canpolat'ın kolunun kırıldığı ve hastanedeki tedavisinin ardından bugün taburcu edildiği bildirildi.
İlginizi Çekebilir'HEPSİNİ ÇOK SEVİYORUM'
Fizik öğretmeni Mehmet Canpolat'ın ders sırasında maruz kaldığı saygısız davranışlar ve ardından yaşanan olay sonrası ziyaret gelenlere, "Ben öğrencilerimden şikayetçi değilim. Hepsini çok seviyorum. Böyle bir olay yaşandığı için üzgünüm. Öğrencilerimden böyle bir davranış beklemezdim. Ama benim yüzümden hiçbir öğrencimin disiplin soruşturması geçirmesini, hele okuldan uzaklaştırılmasını istemem. Öğretmenlik fedakarlık mesleğidir" dediği öğrenildi.
Adli emanet hırsızlığında ikinci vaka! Bu kez Adalar Adliyesi'GERÇEKTEN ÜZGÜNÜZ'
Öğrenci velileri de öğretmen Canpolat'a destek verdi. Öğrenci velilerinden Barış İnan, olaydan sonra çok üzüldüğünü ve destek için okula geldiğini belirterek, "Çocuklarımızın güvenliği için geldik. Bütün aileler gelecektir zaten. Öğretmene üzüldüm gerçekten. Terbiye almaya geldiğiniz yerde böyle bir olay çok kötü. Ailenin terbiye edemediği kimseyi, öğretmenler terbiye edemez. Gerçekten üzgünüz. Öğretmenimizden de özür diliyorum" dedi.
"ÖĞRETMENLERİN GEREĞİ GİBİ SAYGI GÖRMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Olayın ardından okulun önünde konuşan bir veli, öğretmenlerin çok değerli olduğuna değinerek, "Öğretmenlerin gereği gibi saygı görmediğini düşünüyorum. Akran zorbalığı diye bir şey çıktı mesela. Bizim bilmediğimiz bir şey. Akran zorbalığını ben de çocuğumda yaşadım. Cidden çok zorlandım. Bu tip konuların ne kadar ciddiye alındığı konusunda çok emin değilim. Henüz tam bilinmiyor. Okullarda yeterince destek var mı, çok emin değilim. Rehberlik servisinin daha fazla güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öğretmene saygısızlık yapılmaması gerekir" diye konuştu.
"ÇOK SAYGISIZCA BİR HAREKETTİ"
Öğrenci kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini aktaran bir öğrenci ise öğrencilerin yetkililer tarafından yetkilenmesi gerektiğini söyleyerek, "En azından rehberlik öğretmenlerince denetlenmeli. Liseye giderken zorbalığa uğrayan insanlar tanıyorum. Derslere katılmak istemiyorlar, derslerdeki başarıları düşüyor. Giderek okuldan uzaklaşmaya başlıyorlar. Videoyu görünce çok üzüldüm. Çok saygısızca bir hareketti" ifadelerini kullandı.
ABD'de Fed'in faiz kararında etkili olacak olan işsizlik maaşı başvuruları açıklandı. Ülkede işsizlik başvuruları beklentilerin altında kalarak 191 bin oldu. Bu...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, hem kendilerinin hem de ailelerinin tale...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak, devlet olarak bizim birincil önceliğimizdir." dedi.
Erdoğan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen, Engelsiz Türkiye Yüzyılı Dünya Engelliler Günü Buluşması'na katıldı.
Konuşmasına, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle düzenlenen programa katılmaktan memnuniyet duyduğunu söyleyerek başlayan Erdoğan, 81 ildeki engellileri temsilen davete katılarak salonda bulunan konuklara "Hoş geldiniz, safalar getirdiniz." dedi.
Terörsüz Türkiye hedefi! TBMM Başkanı Kurtulmuş: Dinleme faslı tamamlandı, en hassas döneme girildiTürkiye'nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin Dünya Engelliler Günü'nü tebrik eden Erdoğan, "Bu önemli günün, engelli kardeşlerimizle birlikte onların kıymetli aileleri ve milletimizin tamamı için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Sizlerin vasıtasıyla hayat yolculuğunda ümitsizliğe asla alan açmayan, geleceğe hep güvenle bakan, azim ve sebatlarıyla hepimize örnek olan tüm engellilerimize selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum." ifadelerini kullandı.
Programı düzenleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığına ve emeği geçen herkese teşekkür eden Erdoğan, programda ödül verilen kurumları ve yöneticilerini kutladı, engellilerin sorunlarına gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti.
"ENGELLİLERE DÖNÜK POLİTİKA VE FAALİYETLER BAĞLAMINDA ÇOK İYİ BİR KARNEYE SAHİBİZ"
"Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak, devlet olarak bizim birincil önceliğimizdir" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Farkındalık zeminini sürekli genişletmek, dijital teknolojiler de dahil yaşamın her alanında erişilebilirlik ilkesini etkin şekilde uygulamak yine bizim temel mesuliyetimizdir. Fakat tüm bu çalışmalar, doğası gereği işbirliği ve koordinasyonu zorunlu kılmaktadır. Merkezi idaresiyle yerel yönetimiyle akademi, sivil toplum ve iş dünyasıyla toplumumuzda bu konuda giderek artan duyarlılığı büyük bir takdir ve memnuniyetle müşahede ediyorum. Engelli vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştıran, sosyal çevreye ve iş hayatına katılımlarını sağlayan, bu kardeşlerimizle yakından ilgilenen herkese buradan şükranlarımı sunuyorum.
Hem hükümet hem AK Parti olarak 'Sosyal Hizmetler' başlığında bilhassa da engellilere dönük politika ve faaliyetler bağlamında hamdolsun çok iyi bir karneye sahibiz. Sahadaki tespit ve çalışmalarımızı, yaptığımız hukuki ve idari reformlarla desteklemeye devam ediyoruz. Engelli kardeşlerimizin haklarını, yalnızca ülkemizde değil uluslararası alanda da güçlü bir şekilde savunuyoruz. Çalışmalarımızı bu istikamette devam ettireceğiz. Şunu da açık ve net ifade etmek durumundayım, şüphesiz biz 'Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız' buyuran bir Peygamber'in ümmetiyiz."
"DOĞRU BİLDİĞİMİZ YOLDAN AYRILMADAN HEDEFE ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Millete sundukları eser ve hizmetleri de bu kavrayışla tatbik eden ve etmeye çalışan bir kadro olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Ne yapıyorsak samimiyetle, aşkla yapıyoruz. Doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan hedefe ulaşmaya çalışıyoruz." dedi.
Tüm bunlara rağmen fark etmeden de hatalarının, eksiklerinin ve kusurlarının olabileceğini belirten Erdoğan, "Ama şunu herkesin, bilhassa da engelli kardeşlerimin bilmesini istiyorum. Kırılan kalbi onarılmamış, mahzun edilen gönlü alınmamış, gerekli imkan sağlanmamış tek bir engelli kardeşimiz kalmayıncaya dek fedakarca ve samimiyetle çalışmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Yaşlıların, ihtiyaç sahiplerinin, şehit yakınları ve gazilerin 7 gün 24 saat esasıyla hizmetine koşmaya, kendilerine gerekli her türlü kolaylığı sağlamaya büyük bir hassasiyetle devam edeceklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar nasıl olduysa, sosyal hizmet alanındaki sorumluluklarımızı tam bir adanmışlık ruhuyla yerine getireceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun. Tarihte ne yaparsanız yapın değiştiremeyeceğiniz hakikatler vardır. Bu gerçekleri muhalif veya muvafık hiçbir çevre, hiçbir görüş, hiçbir ekol görmezden gelemez, yok sayamaz. Bunlardan biri şudur; bizi dünyanın diğer milletlerinden ayıran milli seciyemizin alametifarikası olan en temel vasfımız insan, adalet ve merhamet merkezli bir medeniyet mefkuresine sahip olmamızdır. Kalpler kazanmak, gönüllere girmek, adaleti, iyiliği, güzelliği teşmil etmek için işte bu mefkure ile seferlere çıktık.
Selçuklu'dan bugüne tam bin yıldır Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin, o ünlü metaforunda olduğu gibi bir ayağımızı buraya, Anadolu'ya sabitlerken diğeriyle tüm dünyayı, 72 milleti dolaştık. Coğrafyamızın neredeyse her karışında, yalnızca şehirleri inşa etmekle kalmadık aynı zamanda kalpleri de ihya ettik. Şunun bir defa bilinmesi gerekiyor; asırlardır düşüncemizin merkezinde daima insan vardır. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturu vardır. Başarılarımızın gerisindeki ana unsur, insana atfettiğimiz değer ve ehemmiyettir. İşte bu yüzden Ahi teşkilatımızla, bimarhanelerimizle, şifahanelerimizle, vakıflarımız ve eğitim kurumlarımızla insanın bilhassa da ihtiyaç sahiplerinin üzerine titizlikle eğildik. Batı'nın gündemine ancak Rönesans ve Reform döneminde gelen insan, kavram olarak bizim medeniyet değerlerimizin halen özünü teşkil ediyor. Kalp kırmaktan, gönül incitmekten daima çekindik. Bundan özellikle imtina ettik. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İş imkanlarının oluşturulması noktasında da hamdolsun çok başarılı bir sınav verdik, veriyoruz. 2002'de kamuda sadece 5 bin engelli memur istihdam ediliyordu, bugün 83 bine ulaştı." dedi.
"Fukara kalbine her kim dokuna, dokuna sinesi Allah okuna" dizelerini okuyan Erdoğan, bugünkü sosyal devlet geleneğinin asırlardan süzülüp gelen müşfik devlet anlayışının devamı olduğunu söyledi.
Bu anlayışta hasta ve engellilerin topluma katılımının teşvik edildiğini, devletin kritik meselelerinin görüşüldüğü "Has Oda" da dahil kendilerine hem askeri hem de idari bürokraside önemli vazifeler verildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sanat ve zanaat sahibi olmaları için hem vakıflar hem de bu alanda eğitim veren kurumlar engellilere çok titiz bir eğitim programı uygulamıştır. Müderrislik, musahiplik, hafızlık gibi görevler icra eden çok sayıda engelli gerek topluma gerekse devlete çok çok mühim katkılar yapmıştır. Bilhassa Sultan 2. Abdülhamid, birilerinin edepsizce karaladığı o büyük padişah, 1899'dan itibaren engellilerin çok daha nitelikli bir eğitim alması için yeni okullar açtırmıştır. Sadrazam Kamil Paşa ve Maarif Nazırı Münif Paşa da özel eğitim alanında Sultan Abdülhamid Han döneminde bu eğitim yuvalarının hayata geçirilmesinde çok önemli inisiyatifler üstlenmiştir. Hepsine de rahmet olsun, Rabb'im onlardan razı olsun."
Bilim dünyası şaşkın! Yeni bir galaksi keşfedildi: '12 milyar yıl önce oluşmuş'"GÜÇLÜ VE ZENGİN BİR GELENEĞİN MİRASÇILARIYIZ"
Söz konusu dönemdeki okulların müfredatında müzik ve resmin yanı sıra matematik, coğrafya, kozmografya ve mimari gibi derslerin de yer aldığını vurgulayan Erdoğan, buralarda öğrenim gören engelli gençlerin hem bilgi birikimiyle öne çıktıklarını, hem de kimseye muhtaç olmadan memleketlerine hizmet etme imkanını bulduklarını aktardı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ahfadı olmakta iftihar ettiğimiz şanlı ecdat asırlar öncesinden bu kritik adımları atmayı, bu değerleri milletimize kazandırmayı bilmiştir. İşte biz böylesine kamil bir devletin, böylesine güçlü ve zengin bir geleneğin mirasçılarıyız. Dolayısıyla diğer tüm alanlarda olduğu gibi sosyal hizmet sahasındaki çalışmalarımızı da bu birikimin hakkını verecek şekilde geliştirmek ve uygulamak zorundayız. Hamdolsun bugüne kadar sosyal hizmet ve politikalarla üzerimize ne düşüyorsa yaptık ve yapıyoruz. Verdiğimiz samimi mücadelenin en yakın şahidi sizlersiniz."
"ULUSLARARASI ALANDA GÜÇLÜ İRADE ORTAYA KOYDUK"
Erdoğan, 2002'de milletin emanetini devraldıklarında engelli vatandaşların sosyal hayata katılımının oldukça sınırlı düzeyde olduğuna dikkati çekerek, "Eğitimde, istihdamda erişilebilirlikte çok ciddi sıkıntılar, büyük eksikler vardı. Engelli bireylerin haklarını güvence altına alan çağdaş bir sistem ne yazık ki kurulmamıştı." dedi.
Bu tabloyu ellerinin tersiyle ittiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu düzene itiraz ettik ve hiçbir surette kabul etmedik. Sistemi adeta yeni baştan inşa ederek engelsiz bir Türkiye mahsulü olmaktan çıkarıp, devlet politikası haline getirdik. Bunu da engelli vatandaşlarımızı himaye edilmesi gereken kişiler olarak değil, bu ülkenin eşit, onurlu, üretken ve güçlü bireyleri olarak gördüğümüz için yaptık. Son 23 senede bu alanda çok güçlü adımlar attık. Çok önemli atılımlar yaptık. 2005 yılında Engelliler Hakkında Kanun'u yürürlüğe koyarak, bu alanda yeni bir dönem başlattık. 2009'da ilk imzacılarından biri olduğumuz Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi onaylayarak uluslararası alanda güçlü bir irade ortaya koyduk."
"3 BİN 992 ERİŞİLEBİLİRLİK BELGESİ VERDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010'da yaptıkları Anayasa değişikliğiyle engellilere yönelik ayrımcılığı açıkça yasakladıklarını ve engelli haklarını Anayasal güvenceye bağladıklarını söyledi.
Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"2013'te başlattığımız ücretsiz seyahat uygulaması ile şehir içi, kara, deniz ve demir yolu ulaşımını yaşlı ve engellilerimiz için ücretsiz hale getirdik. Son 10 yılda 10 milyondan fazla engelli vatandaşımız yüksek hızlı tren ve ana hat trenlerimizden hiçbir ücret ödemeden istifade etti. Ayrıca, erişilebilirlik alanındaki belgelendirme ve denetim mekanizmalarını geçmişte hiç olmadığı kadar iyileştirdik. Kamuya mahsus binalara, toplu araçlarına ve açık alanlara tam 3 bin 992 adet erişilebilirlik belgesi verdik. Bu konudaki farkındalığı artırmak amacıyla bu sene Engelliler Haftası'nın son günü olan 16 Mayıs'ı Ulusal Erişilebilirlik Günü ilan ettik."
Son dakika: Adli emanet hırsızlığında ikinci vaka! Bu kez Adalar Adliyesi"ÖZEL EĞİTİM OKULLARIMIZI YAYGINLAŞTIRDIK"
Engelli vatandaşların eğitim ve istihdamının kendileri için büyük önem ve öncelik teşkil ettiğini vurgulayan Erdoğan, bu amaçla özel eğitim okullarını yaygınlaştırdıklarını bildirdi.
Rehabilitasyon hizmetlerini sağlam bir altyapıya kavuşturduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üniversitelerimizde engelli öğrenci birimleri kurarak yükseköğretimde kapsayıcılığı artırdık. Şunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Engelli bireylerin toplumsal yaşama eşit ve bağımsız katılımının en güçlü araçlarından biri kuşkusuz istihdamdır. İş imkanlarının oluşturulması noktasında da hamdolsun çok başarılı bir sınav verdik, veriyoruz. 2002'de kamuda sadece 5 bin engelli memur istihdam ediliyordu, bugün 83 bine ulaştı." diye konuştu.
"2026-2028 YILLARINI KAPSAYAN İKİNCİ EYLEM PLANIMIZIN HAZIRLIKLARINA BAŞLANDI"
Erdoğan şöyle devam etti;
Değerli konuklar, üzerinde önemle durduğumuz bir başka husus aile temelli erken müdahale sistemidir. Sizlerin de bildiği üzere, gelişimsel riski ya da engeli olan çocuklarımızın ihtiyaç duyduğu hizmeti mümkün olan en erken teşhisle bir an önce alması hayati önem arz ediyor. Bu amaçla Ankara, Bursa, Kahramanmaraş ve Mersin'de devreye aldığımız Erken Çocukluk Gelişimi Merkezlerinde bu yavrularımızın sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerini bütüncül bir şekilde sağlıyoruz. Aileleri ile birlikte süreç içerisinde hangi adımları atabileceğimize beraberce karar veriyor, ardından hep birlikte yola koyuluyoruz. Yani anne ve babalarımız, ailelerimiz bu sistemin tam kalbinde yer alıyor. Hiçbir çocuğumuzu geride bırakmadan, her yavrumuzun hayatına dokunarak bu uygulamayı inşallah 81 ilimize yaygınlaştıracağız.
Real Madrid'den Osimhen bombası! 'Üst düzey bir isimden duydum'Burada şu müjdeyi de sizlerle ve milletimizle paylaşmak istiyorum: Engelsiz Vizyon Belgesi ile engelli politikalarımızı bütüncül bir stratejiye dönüştürmüş; eğitimden istihdama, teknolojiden afet yönetimine kadar pek çok alanda sürdürülebilir hedefler belirlemiştik. Birinci Engelli Hakları Ulusal Eylem Planımızda bu hedeflerin çok önemli bir kısmına başarıyla ulaştık.
2026–2028 yıllarını kapsayan ikinci eylem planımızın hazırlıklarına başlandı. Detaylarını yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Yeni eylem planımızın, engelli kardeşlerimiz başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Buradan hem sizlere hem de farklı platformlar üzerinden bizleri takip eden tüm engelli kardeşlerimize şunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Sizler bu ülkenin eşit, güçlü ve onurlu vatandaşlarısınız. Sizlerin hayatını kolaylaştırmak, sizlere en yüksek standartlarda hizmet sunmak, sorunlarınızı çözüme ulaştırmak bizim boynumuzun borcudur. Zira devlet bunun için vardır. Biz bunun için bu makamlarda bulunuyoruz. Bugüne kadar nasıl sizin yanınızda olduysak, inşallah bundan sonra da en güçlü şekilde size destek vereceğiz. Zorlukların üstesinden hep birlikte geleceğiz. Sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz.
Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle birlikte Engelsiz Türkiye Yüzyılı yapacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle sizlerin ve tüm engelli kardeşlerimin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bir kez daha tebrik ediyorum.
Erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumlarımızı tekrar kutluyorum. Programa teşrif eden her bir misafirimize kalpten teşekkür ediyorum. Tekrar görüşmek, tekrar buluşmak temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun, kalın sağlıcakla.
Dilovası'na bağlı Mimar Sinan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi'ndeki bir kozmetik fabrikasında, 8 Kasım'da saat 09.00 sıralarında yangın çıktı. Yangında Şengül Yıl...
Dilovası'na bağlı Mimar Sinan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi'ndeki bir kozmetik fabrikasında, 8 Kasım'da saat 09.00 sıralarında yangın çıktı. Yangında Şengül Yılmaz (55), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17), Cansu Esatoğlu (16), Esma Dikan (65), Hanım Gülek (65) ve Tuncay Yıldız (48) hayatını kaybetti.
İlginizi Çekebilir7 KİŞİ TUTUKLANDI, 4 KİŞİ ADLİ KONTROLLE SERBEST
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, 'Olası kastla öldürme' suçlamasıyla, Ali Osman Akat ve Onay Yürüklü, 'Suçluyu kayırma' suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden G.B., H.E., Ö.A. ve G.D. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 30 Kasım günü tutuklu bulunduğu cezaevinde kalp krizi geçiren ve Kocaeli Şehir Hastanesi'ne kaldırılan Kurtuluş Oransal, hayatını kaybetti.
12 KAMU GÖREVLİSİ AÇIĞA ALDI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, olayın ardından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kocaeli İl Müdürü, SGK Kocaeli İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü, Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkezi Müdürü, İŞKUR CİMER'den Sorumlu Şube Müdürü ve 1 personelin açığa alındığını duyurdu. Dilovası Belediyesi tarafından ise Belediye Başkan Yardımcısı Necati Temiz, Zabıta Müdürü Nizamettin Balcı ile zabıta memurları Cengiz Taşdemir, Ömer Kocabay ve Tekin İlaslan da açığa alındı.
STATİK ELEKTİRİK BOŞALMASI VEYA ELEKTİRİKSEL KONTAK KAYNAKLI TUTUŞMA
Yangının çıkış nedeniyle ilgili hazırlanan ön raporda; etil alkol ve esans karışımı yaparak parfüm üretilen işletmede, üretim süreci sırasında alkolün kazana aktarımı sırasında statik elektrik boşalması veya elektriksel kontak kaynaklı tutuşma neticesinde patlama ve yangın çıktığı belirtildi.
75 kilo altın ve gümüşle kaçmıştı! Annesi konuştu: Maşa olarak kullandılarİTFAİYE UYGUNLUK ONAYI OLMADAN ÜRETİME BAŞLANMIŞ
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı İstanbul 1 Nolu Grup Başkanlığı taraftarından müfettiş inceleme raporu hazırlandı. Fabrikada; etkin topraklama, yeterli havalandırma, patlayıcı ortam kontrol sistemleri, yangın merdiveni, yangın algılama-alarm sistemi bulunmadığı, itfaiye uygunluk onayı olmadan üretim faaliyetine başlandığı ve yapı-iskan belgesi olmadan imalathane olarak kullanıldığı raporlandı. İşletmeci (işleten) olayın asli kusurlusu, bina maliki ve kiralayan; yapıyı iskan ve yangın güvenlik sistemleri olmadan kiraya vermesi nedeniyle tali fakat işletenle müteselsil sorumlu bulunduğu belirtildi. Raporda ayrıca kamu kurumlarının, ruhsat ve denetim görevlerini yerine getirmedikleri için tali idari sorumluluk taşıdığı kanaatine varıldı.
OLAY GÜNÜ SİGORTALILIK BİLDİRİMİNİN OLMADIĞI BELİRTİLDİ
Yangının yetersiz teknik altyapı, bakımsız ekipman ve uygun olmayan üretim koşullarından kaynaklandığı kanaatine varılan raporda; çalışanlar ve vardiya amiri, işverenin belirlediği üretim düzeni içerisinde görev yaptıkları için olayda kusurlu görülmedi. Öte yandan raporda; yangında hayatını kaybeden 7 kişiye ilişkin olay günü herhangi bir sigortalılık bildiriminin mevcut olmadığı belirtildi. Raporda yer alan görgü tanığı beyanlarında ise bazı çalışanların yangının ilk anında dışarı çıkabildiği ancak tek çıkış kapısı ve acil çıkış bulunmaması nedeniyle diğer çalışanların alevlerin sardığı kapıdan çıkamadığı ve içeride mahsur kaldığı belirtildi.
Üniversitede 2'nci kattan düşen Selda yaşamını yitirdi
Real Madrid'in İngiliz oyuncusu Trent Alexander-Arnold yeniden sakatlandı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, mevsim etkilerinden arındırılmış enflasyon 1,50'ye geriledi.Devamı için tıklayınız
*Tam metin içeriği, kaynak sitenin yapısının değişmesine bağlı olarak eksik gelebilir.
Yorumlar (0)
Yorumunuzu Ekleyin