AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Habertürk'te canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar: İlginizi Ç...
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Habertürk'te canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
İlginizi ÇekebilirTerör hiçbir zaman amacına ulaşamadı. Odak noktası PKK'nın feshi ve silah bırakması. Komisyonun çalışmaları pusula olacak.
Cumhurbaşkanımız 20 yıl önce 'kürt sorunu var' demişti. Büyük devrimler yapıldı.
Tüm uzantılar silah bırakacak. Silah bırakıldıktan sonra diğer aşamalara geçilir. Silah bırakma tamamlanır, PKK varlığının sona erdirdiğini gösterirse kanuni düzenlemeler ele alınır.
Komisyon her kesimi dinledi. Farklı düşünceden birçok kişinin görüşüne bakıldı. Süreçte pazarlık olmadı olmaz. Devlet hiçbir taviz vermiyor.
Birisi terör sona ersin çağrısı yapıyorsa komisyonun bunu değerlendirmesinden doğal bir şey olamaz.
Tek vatan tek millet tek bayrak tek devleti zedeleyecek adım yok. Herhangi bir terör örgütüyle ya da yabancı güçle pazarlık söz konusu değil.
Dikkatten kaçtı ama SDG ile ilgili konuşurken bir tanesi silah bırakmaya karşı söylem üretirken sonra buna da bir dibace eklendi. Biz koalisyonun içindeyiz dolayısıyla buna karar veremeyiz diye bir şey söylendi. Birtakım karmaşık ilişkiler vekalet savaşların, birtakım projeler olarak gündeme geliyor. Mesela Suriye bölümünde '10 Mart anlaşmasını uygulayın' deyince karşı şeyler söyleniyor ya. Suriye Kürtlerini emperyalizmin lejyoneri yapmayı kazanım olarak düşünülüyor.
KENDİ ŞEHİR VE DÖNÜŞLERİ GÜVENCE ALTINA ALINACAK
Cumhurbaşkanımız Esad'a daha o zaman 'Senin ülkende Kürtlerin hiçbir hakkı yok, haklarını ver' diyordu. O zamana kadar TBMM'de şimdiki DEM partinin selefi olan hiçbir parti gündeme getirmemişti. Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve dönüşü güvence altına alınacak deniliyor. En önemlisi 7. madde. 7. madde, bölünmeye yönelik çağrılar, nefret söylemi reddedilecektir' deniliyordu.
'TÜRKİYE İÇİN TEHDİT TEŞKİL ETMİYORUZ' DEDİLER
'Biz Türkiye için tehdit teşkil etmiyoruz' dediler son toplantılarında. Biz de diyoruz ki, 'Irak ile yöntemle Suriye'deki yöntem ayrı'. Bu anlaşmanın uygulanması bizim açımızdan SDG'in terör örütü olmaktan çıkmasının ispatıdır. Örgütlerin karakteri böyledir. Konjonktürel duruma bakarlar. Türkiye Cumhuriyeti uyarmıştır 'kaotik durumlardan kendinize bir şey çıkarmayın' diye. Burada biz kimseye kötü gözle bakmıyoruz. Ülkemize kötü gözle bakanlara kötü gözle bakıyoruz. Türkmen, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Ezidi hepsi kazansın. Ayrılıkçı Dürzi lider dışında hiçbir sorunumuz yok. Onların da haklarını savunuyoruz. İsrail'in ayrılıkçı Dürzi bölgesi ile SDK bölgesini entegre etmesini görüyoruz. Burada doğru olan şudur; bölgedeki Türk, Kürt, Arap ve halkların kazanacağı bir durum.
Alıntı MetniCUMHURBAŞKANIMIZ G-20 ZİRVESİNDE ABD YETKİLİLERİ İLE GÖRÜŞTÜ
Cumhurbaşkanımız G-20 zirvesinde herkesle ve ABD yetkilileri ile görüştü. Biz de Suriye yönetimine uygun şekilde Cumhurbaşkanımızın mesajını kapsayacak şeklinde herkesi kucaklamalar diyoruz. Türkiye ilk olarak Cumhurbaşkanı Şara ile ilişki kurduğunda mesafeli duran hepsi kendi ülkelerine davet ettiler. Cumhurbaşkanı Şara uluslararası platformlarda Suriye Devlet Başkanı olarak konuşuyor. ABD yaptırımları kaldırdı.
Başkan Trump'ın ilk dönemi inişli çıkışlı dönemdi. O dönemde bir şey gördü. Yolunda sabit duran, verdiği sözün arkasında duran bir tek Erdoğan var. Yüksek düzeyli bir AB yetkilisinden kendi kulaklarımla duydum: Sizin dengeli siyasetiniz, ara bulucu liderliğiniz demişti. Latin Amerika'dan Ortadoğu'ya, ABD'den Asya'ya kadar herkesin kurduğu cümle. Demokratik seçilmiş olarak dünyada en tecrübeli isim sayın Cumhurbaşkanımız. Yasaklı olduğu dönemde ABD'ye davet edildiğinde Bush başkandı. Orada görüşme yapıldı. Ben Cumhurbaşkanımızın yanındaydım. İlk davet Berlusconi'den geldi. Bu tecrübenin politika oluştumada ne kadar isabetli ve dayanıklı sistem kurduğunu tüm ülkeler teslim ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı birisi siyaset sahnesinden ayrıldığında mutlaka onu doğum günlerinde arar. Onlar da Cumhurbaşkanımızı ararlar. Bu dünyanın birçok yerinde böyle.
ŞIRNAK'TAKİ PEŞMERGE GÖRÜNTÜLERİ
Türkiye'de kendisini hangi etnik olarak zikrederse zikretsin herkes birinci sınıf vatandaştır. Aynı vatanı, aynı geleceğimiz vatandaşlarımızdır Kürtler. Bu süreçler yürürken bir sürü kişiyle muhatap oluyorsunuz. Bahsettiğiniz konuyu üç bölüme ayırmak lazım. Birincisi oraya geçmiş zamanlarda da gittik. 23 yıldır iktidardayız. Daha öncesini hatırlayanlar da var. Orada terör örgütünün faaliyetlerini yoğun şekilde yaptığı zamanlarda sokaklarda canlılık yoktu. Bakın orada festivaller yapılıyor, kültürel toplantılar da yapılıyor. Şehitlerimiz Allah gani gani rahmet eylesin. Bize mesaj verdiler. Canımızı feda ediyoruz bizim çocuklarımız özgür yaşasın diye. Ege'de nasıl festival havası varsa şimdi orada da aynı şey var. Biz söz vermiştik 'Fırat'ın Dicle'nin, Zap suyunun kuzularını emperyalizmin çakallarına feda etmeyeceğiz'. Bu sözün tutulduğu yerdir.
Sayın Barzani'nin terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine destek vermesi önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızla da bir görüşme yapmıştı. Fiilen başkan olduğu dönemde de bir konu hariç bütün konularda Türkiye ile gayet iyi dostluk ilişkisi içinde oldu. O konu da referandum meselesiydi. İyi ilişkilerimiz oldu. Ben KDP'nin kongresine katıldım. Türkiye ile ilgili doğrudan pozitif mesajlar verdi. Orada sadece Türk heyetiyle görüştü. DEAŞ'a karşı oranın korunmasında Türkiye atkif rol üstlendi.
Bahsettiğiniz görüntü tabii ki nahoş ve olumsuz yorumlara zemin teşkil etti. Bununla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı bir soruşturma yürütüyor. Sonuç olarak sayın Barzani'nin aktif görevi yok. Tabii ki güvenliğini sağlanması gerekir Türkiye Cumhuriyeti bu kudrete sahiptir. Biz yayına girmeden onun ofisi adına sayın Bahçeli ile ilgili saygısız mesaj yayınlandı. Sayın Bahçeli'nin önemli bir röportajı yayınlandı Türkgün Gazetesi'nde. Barzani'nin ofisinde bir sözcü yapmış bu açıklamayı. Kaleme alınan metin saygısız metin. Irkçı faşist gibi ifadeler kullanılıyor. Sayın Bahçeli'nin bu değerlendirmeyi yaparken sayın Barzani'yi koruyan güvenlikçilerle ilgili değerlendirmesi var ama sayın Barzani'nin şahsına ilişkin bir olumsuz değerlendirmesi yoktur.
BAHÇELİ'YE SAYGISIZLIK KABUL EDİLEMEZ
Barzani'nin şahsıyla, ziyaretiyle olumsuz ifade yok, görüntülerle olumsuz ifadeleri var. Ofis sözcüsü ırkçı ve şovenist gibi ifadeler kullanmış. Sayın Bahçeli'nin terörsüz bölge çerçevesinde etrafımızda kurulan saygı sevgi ilişkisi diyor. Orada asıl açıklamayı yapan kişi kimse onun kullandığı dil ırkçı ve şovenist. O açıklama doğrudan sayın Bahçeli'ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez ve mutlaka düzeltilmesi gerekir. Terörsüz bölge için emek veren bütün bir siyasi hayatın gücünü bu işe seferber etmiş, bu uslubun kullanılması akılsızlık, idraksizlik. Bunu kim kaleme almışsa düzeltilmesi gerekir. Sayın Barzani'nin ülkemize ziyareti milletimizin alicenaplığının göstergesidir diyor sayın Bahçeli.
Orada sayın Bahçeli'nin verdiği mesaj nahoş görüntülerle ilgilidir. Barzani'yle, gelişiyle ilgili bir cümle yok. Ofisin ifadeleri sayın Bahçeli'ye karşı kullanılması asla kabul edilemez. Bu dil terörsüz bölge sürecine zarar verecek bir dil olmuş.
Hukukla ilgili mesele. Bir yandan 'hükümet müdahale ediyor' deniliyor. Bir taraftan 'müdahale et' diye çağrıda bulunuluyor. Bu da garip durum.
Putin'den Ukrayna ve Avrupa'ya savaş tehdidi: Hazırız Trafik sigortalarında yeni dönem başlıyor! Hasarsızlığı olan sürücü ödüllendirilecek
AFAD, Karabük'ün Ovacık ilçesi merkezli 3.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. Saat 20:32'de yaşanan sarsıntının derinliği ise 6,98 km olarak öl...
AFAD, Karabük'ün Ovacık ilçesi merkezli 3.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. Saat 20:32'de yaşanan sarsıntının derinliği ise 6,98 km olarak ölçüldü.
Tatil sırasında hayatını kaybetti, otopside kalbi bulunamadı! SON DAKİKA! Putin'den Ukrayna ve Avrupa'ya savaş tehdidi: Hazırız
Çaykur Rizespor, Ziraat Türkiye Kupası 4. Tur maçında Pendikspor’u 6-1 mağlup etti. Yeşil-mavililer bu sonuçla adını grup aşamasına yazdırdı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’e geldi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, temaslar...
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’e geldi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, temasları kapsamında Genişlemeden Sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komiseri Marta Kos ile görüştü.
Putin'den Ukrayna ve Avrupa'ya savaş tehdidi: Hazırız Ukrayna'dan MIDVOLGA-2 tankerine ilişkin açıklama! 'Saldırıyla hiçbir ilgimiz yok'Bakanımız @HakanFidan, Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Marta Kos ile Brüksel’de görüştü. pic.twitter.com/5PVqRjMA1Z
— T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) December 2, 2025
Türkiye Futbol Federasyonu, Trendyol Süper Lig'de 14. haftada oynanan maçlarda hakemlerin VAR monitörüne çağrıldığı pozisyonların kayıtlarını açıkladı. Söz konu...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek ist...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki, kadınlar kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 28. Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18. Dönem İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'ne katıldı.
Konuşmasına, törenin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Erdoğan, eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak mesleğe adım atmaya hazırlanan 712 hakim, 492 Cumhuriyet savcısı ve 147 idari hakimi tebrik etti.
AKOM tarih verip açıkladı! İstanbul’a kar ne zaman yağacak?Halihazırda Türkiye genelinde 2 bin 415'i idari yargıda olmak üzere toplam 25 bin 449 hakim ve Cumhuriyet savcısının görev yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "25 bini aşkın hakim ve Cumhuriyet savcımızın 9 bin 812'sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28. ve 18. dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5'inin kadın olması ayrıca takdire şayandır, memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE ÇOK FARKLI ATMOSFER YAKALADI"
Erdoğan, Türkiye'nin kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça çok farklı bir atmosfer yakaladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki, kadınlar kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz. Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz. Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır.
Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı Yeni Türkiye'yi inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların kamu-özel ayrımı olmadan, hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan, ülkemizin dört bir yanında en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum."
"ADALETİN TECELLİSİ İÇİN VİCDANI HÜR, AKLI HÜR BİRER VATAN EVLADI OLARAK FEDAKARCA ÇALIŞACAKSINIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden yargı mensuplarını rahmetle yad etti, merhum Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz ile birlikte yargı camiasının tüm şehitlerine rahmet diledi.
Büyük bir heyecanla kura çekimini bekleyen adaylara bir hususu hatırlatmak istediğini söyleyen Erdoğan, "Sevgili genç kardeşlerim, sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil, adalet için, adaletin tecellisi için vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür, birer vatan evladı olarak inşallah fedakarca çalışacaksınız." ifadelerini kullandı.
Şüphesiz mücadelelerin en büyüğünün, hak için verilen vazifelerin en faziletlisinin adalet uğruna yapılanlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak bu mücadelenin kalbindesiniz. İbn Haldun'un veciz ifadesiyle 'Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir.' İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan vicdanınızın rehberliğinde, kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır. Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin yolu çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle, vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum.
Duam odur ki, meslek hayatınız boyunca fikrinizde, zikrinizde, hükmünüzde daima adalet olsun. Cenabıallah hepinizin yar ve yardımcısı olsun. Şurası muhakkak ki adalet, devlet ve toplum düzenimizin mihveridir. Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami, adaletin hayatımızdaki yerini 'Memleketin direği adalettir her zaman, adalette nasibin saadettir her zaman' olarak tarif ediyor. Evet, memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için inancımızın da bir gereği olarak 'Mülk Allah'ındır' diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet mülkün temeli olduğu gibi dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir."
Erdoğan, milleti asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkanın, hiç kuşkusuz, adalete verdiği önem olduğunu belirterek, "Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzlandığımızda Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür bu sözümüzün arkasında durduk. Geride bıraktığımız 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptık. En büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdik." diye konuştu.
Adil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform iradesini ilk günden beri canlı tuttuklarını dile getiren Erdoğan, "Reform çalışmalarını, toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla takvime dayalı, süreli hedefler haline getirdik." dedi.
Katilden şok savunma! 'Öldürdüğüm adam yapay zeka, Şakir amca değil'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dahil herkesin saygı duyması gerektiğini belirterek, "İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti, zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemeli." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 28. Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18. Dönem İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'ne katıldı.
Bir yandan adalet teşkilatının personel yapısını güçlendirirken diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettiklerini belirten Erdoğan, "Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224'e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78'den 391'e yükseldi. 2002'de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803'e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581'den 8 bin 681'e, idari yargıdaki sayıyı ise 146'dan 239'a çıkardık. Sadece son 2,5 yılda adli ve idari yargıda 3 bin 474 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk. Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık. Bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor." ifadelerini kullandı.
Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda alınan mesafenin görülmesine yardımcı olacağına işaret eden Erdoğan, Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre Türkiye'de İdari Yargı Mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresinin 168 gün olduğunu bildirdi.
Bu sürenin Fransa'da 314, Almanya'da 308, İtalya'da ise 574 gün olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bölge idare mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken İspanya'da 325, Fransa'da 329, Almanya'da ise 460 gündür. Türkiye bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen önümüzde halen uzun bir yol var. İnşallah sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz." diye konuştu.
"YARGI MENSUPLARININ SÜKUNETİ ZAFİYET OLARAK ALGILANMAMALI"
"Hakimlik cübbesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hakimler, savcılar yanılgı nedir bilmeyen hakikat avcıları da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin merkezi figürü haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegane formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl bilgiden beslenmeli, vicdan ön yargıları reddetmelidir. Devleti ve toplumsal düzeni korumak, adaleti tesis etmekle mümkün olur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bekası için üzerine titredikleri hasletlerin, adil devlet, güçlü millet ve özgür birey olduğunu vurguladı.
"İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz" ifadesini kullanan Erdoğan, "Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dahil herkesin saygı duyması gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti, zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemeli." değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada sadece 50 kişide var! 'Altın kan' laboratuvarda üretilebilecek mi?"YARGIYI BİZZAT KENDİLERİ SİYASALLAŞTIRIYOR"
Bu konuda yeterince özenli davranılmadığının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle son aylarda yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun siyasete hakim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya 'siyasallaştı' ithamında bulunanlar aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek, yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor.
Bunu son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum. Hukukun önünde herkes eşittir. Kimse layüsel değildir. Hukuk devletinde suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak meşru çıkarı ve hakkın ali hatırını korur. Bizim de sorumluluğumuz hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç hukukçularımızın meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum. Rabb'im hepinizin yar ve yardımcısı olsun."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kura töreninin hayırlı olmasını dileyerek, dereceye giren tüm gençleri tebrik etti.
İnsan kaçakçılığı yapan eski tuğgeneralin cezası kesinleştiPROGRAMDAN NOTLAR
Törene, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da katıldı.
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönem birincileri Adli Yargı Cumhuriyet Savcısı Adayı Yasemin Cankurtaran, Adli Yargı Hakim Adayı Zehra Yetimler ve İdari Yargı Hakim Adayı Uygar Karakoç'a plaketlerini verdi.
Ziraat Türkiye Kupası 4. Tur müsabakasında Ankara Keçiörengücü, sahasında Kayserispor'u 2-0 mağlup etti ve adını grup aşamasına yazdırdı.
Nijerya'nın 2025 Afrika Uluslar Kupası için açıkladığı geniş kadroda Victor Osimhen, Paul Onuachu ve Wilfred Ndidi de yer aldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Aileyi ve dinamik nüfusu korumak, milli beka meselesidir. 'Aile ve Nüfus 10 Yılı', işte tam da bu sebep...
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Aileyi ve dinamik nüfusu korumak, milli beka meselesidir. 'Aile ve Nüfus 10 Yılı', işte tam da bu sebeple, sadece bir politika başlığı değil, geleceğimize yön veren bir vizyondur." dedi.
İlginizi ÇekebilirGöktaş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kamu kurum temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla bir otelde düzenlenen "Aile ve Nüfus On Yılına Doğru Uluslararası Sempozyumu"nun kapanışında yaptığı konuşmada, sempozyumda aile ve nüfus yapısındaki değişimi ve doğurganlık hızındaki gerilemeyi tüm yönleriyle değerlendirdiklerini söyledi.
Göktaş, 20. yüzyılın, bütün dünyada genç nüfusun ülkeler için avantaj sayıldığı dönem olduğuna dikkati çekerek ancak küreselleşmenin, dijitalleşmenin ve bireyselleşmenin yükselişiyle aile ve evlilik kurumunun pek çok ülkede ağırlığını kaybettiğini belirtti.
Özellikle 1960'lardan sonra dünyada nüfus artışı ile kalkınma arasında karşıtlık kurulduğunu aktaran Göktaş, "Türkiye dahil birçok ülkede aile planlaması uygulandı, tek ya da iki çocuklu aile 'ideal' olarak gösterildi. Bir zamanlar geniş ailelerin olduğu ülkemizde, bugün neredeyse üç haneden ikisinde 0–17 yaş arasında çocuk bulunmamakta. Doğurganlık hızı, 71 ilimizde nüfusun yenilenme seviyesi olan 2,1'in altına düştü. Ortalama hane büyüklüğümüz gerilerken tek kişilik hanelerin payı yüzde 20'ye çıktı." bilgisini paylaştı.
Göktaş, günümüzde ekonomik göstergeler bakımından dünyanın en gelişmiş ülkelerin de en düşük doğurganlık oranlarına sahip olduğuna işaret ederek, birçok ülkenin, aileyi ve dinamik nüfus yapısını güçlendiren politikaları yeniden gündemlerine aldıklarını söyledi.
Göktaş, şu ifadeleri kullandı:
Alıntı Metni"AİLEYİ ÜLKENİN GELECEĞİNİ TAŞIYAN BİR GÜÇ ALANI OLARAK YENİDEN KONUMLANDIRDIK"
Ailenin, küresel ölçekte stratejik öncelik haline geldiğinin altını çizen Göktaş geleceğin, aile yapısını koruyan ve nüfusunu sürdürülebilir kılabilen ülkelerin olacağını söyledi.
Türkiye'nin, sahip olduğu genç nüfus yapısı ve köklü aile değerleriyle önemli avantaja sahip olduğunu vurgulayan Göktaş, şunları kaydetti:
"Bu avantajı sürdürmek ancak güçlü strateji, sosyal politika ve kurumsal kararlılık gerektirir. Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle ilan ettiğimiz 2025 Aile Yılı, bu stratejiyi toplumsal bir seferberliğe dönüştürdüğümüz bir dönem oldu. Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla, aileyi ülkenin geleceğini taşıyan bir güç alanı olarak yeniden konumlandırdık. 2024-2028 dönemini kapsayan ve bu alanda ilk olan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı, çalışmalarımızın stratejik çerçevesini oluşturdu. Bu doğrultuda, kurumsal yapımızı daha da güçlendirdik. Değişen dünyanın dinamiklerini doğru okumak ve aileyi etkileyen gelişmeleri bilimsel temelde analiz etmek için Aile Enstitümüzü kurduk. Bugünkü sempozyum, Aile Enstitümüzün çalışmalarına yön veren bir adım olması bakımından büyük önem taşıyor. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında çalışmalarını yürüttüğümüz Nüfus Politikaları Kurulu ile ülkemizin geleceğini şekillendirecek bütüncül bir yaklaşımla demografi politikaları geliştiriyoruz."
"AİLEYİ GÜÇLENDİREN PROJELER HAYATA GEÇİRDİK"
Türkiye'nin dört bir yanında farkındalık kampanyaları yürüttüklerini belirten Göktaş, 81 ilde 15 binden fazla faaliyet ve etkinlik gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Aileleri ve evlenecek gençleri desteklemek için 1926 kurumla işbirliği yaptıklarının bilgisini veren Göktaş, finansal destekler, eğitim programları, kültürel faaliyetler, dijital dönüşüm gibi pek çok alanda aileyi güçlendiren projeleri hayata geçirdiklerini aktardı.
Evlenecek gençlere ve çocuk sahibi olmak isteyen ailelere devletin tüm kurumlarıyla destek olduklarını belirten Göktaş, "Hem kadın hem erkek memurların, çocukları ilköğretim çağına gelene kadar yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanmalarını sağladık. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarında, kreş ve çocuk bakımevlerinin yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı hızlandırdık." diye konuştu.
Göktaş, Türkiye'nin, aile diplomasisini dünya gündemine taşıyarak, bu alanda öncülük eden ülke konumuna geldiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletler Ailenin Dostları Grubu'na üye olarak küresel politikalara yön veren ülkeler arasında yer aldık. Türk Devletler Teşkilatı çatısı altında, ilk kez Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlar Toplantısına ev sahipliği yaparak bu alanda bölgesel bir mekanizma oluşturduk. Ayrıca, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bünyesinde aile ve nüfus konuları çalışma alanlarına öncülük ettik. Bu yıl düzenlediğimiz Uluslararası Aile Forumu, aileyi merkeze alan küresel işbirliğinin en güçlü platformlarından biri haline geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız Forum'da, 2026-2035 dönemini 'Aile ve Nüfus 10 Yılı'nı ilan ederek, Türkiye'nin aile ve nüfus eksenli sosyal politikasını güçlendirecek stratejik bir vizyon ortaya koydu."
AKOM tarih verip açıkladı! İstanbul’a kar ne zaman yağacak?"HEDEFİMİZ, ÜLKEMİZİN REKABETÇİ GÜCÜNÜ ARTIRMAKTIR"
Bugün pek çok ülkenin, yürüttükleri çalışmaları referans alarak kendi politikalarını şekillendirdiğini kaydeden Göktaş, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri, önümüzdeki yılı 'Aile Yılı' ilan ederek bu yaklaşımı benimsiyor. Nijerya ise aile eylem planımızın benzerini ülkesinde uygulamaya başladı." dedi.
Bu çalışmalarla amaçlarının, "aile dostu ekosistemi" inşa etmek olduğunu vurgulayan Göktaş, şunları kaydetti:
"Bu ekosistem, sadece sosyal hizmetlerden ibaret değil, çalışma hayatının aile, iş dengesi gözetilerek tasarlanmasıdır. Şehirlerin ve kamusal alanların, çocuk, yaşlı, engelli ve ebeveyn dostu bir bakış açısıyla planlanmasıdır. Eğitim sisteminin, değerleri yaşatan ve kuşaklar arası bağları güçlendiren bir yapıda olmasıdır. Dijital dünyanın, güvenli, etik ve aile ilişkilerini destekleyen bir zeminde şekillenmesidir. Kültür, sanat ve medya ekosisteminin, birlikte üretme, birlikte yaşama ve dayanışma kültürünü beslemesidir. Kısacası her alanın, aileyi destekleyen ve büyüten bir iklime dönüşmesidir. Bu kapsamda aileyi güçlendirmek için atacağımız her adımın, gelecekte ekonomik ve sosyal kazanım olarak geri döneceğine inanıyoruz. Aileyi ve dinamik nüfusu korumak, milli beka meselesidir. 'Aile ve Nüfus 10 Yılı', işte tam da bu sebeple, sadece bir politika başlığı değil, geleceğimize yön veren bir vizyondur. Hedefimiz, gelecek on yılları şekillendirmek, beşeri sermayeyi güçlendirmek, ülkemizin rekabetçi gücünü artırmaktır."
Konuşmaların ardından Göktaş, Yılmaz ve katılımcılar aile fotoğrafı çektirdi.
Putin'den Ukrayna ve Avrupa'ya savaş tehdidi: Hazırız
Erzurum'da emekli el sanatları öğretmeni Hülya Saltuklu, 'erkek işi' olarak bilinen oto yıkamacılık sektöründe işyeri açtı. 3 kadın çalışan da istihdam eden Sal...
Erzurum'da emekli el sanatları öğretmeni Hülya Saltuklu, 'erkek işi' olarak bilinen oto yıkamacılık sektöründe işyeri açtı. 3 kadın çalışan da istihdam eden Saltuklu, 'Hayatta önce fark yaratır, sonra fark gösterirsin' sloganıyla hareket ettiklerini belirterek, erkek işi olarak bilinen oto yıkamacılığında da kadınların farkını göstermek istediklerini söyledi.
Erzurum'un yöresel dokuması ehramı gün yüzüne çıkaran çalışmalar yapan emekli el sanatları öğretmeni Hülya Saltuklu, erkek egemen sektör olan oto yıkamacılığına el attı.
Ünlü estetik doktoru Zülfü Akşit feci şekilde can verdiERZURUM'DA OTO YIKAMAYA 'KADIN ELİ' DEĞDİ
Merkez Aziziye ilçesi Dadaşkent semtinde 200 metrekare alanda işyerini açan Saltuklu, eğitim almalarını sağladığı 3 kadını da istihdam ediyor. bif hafta 10 günlük eğitimden sonra işe başlayan başlayan kadınlar, sabah 09.00 akşam 18.00 saatleri arasında mesai yapıyor. İşyerine gelen araçları kısa sürede pırıl pırıl bir hale getiren kadınlar 'Başarı engelleri aşma cesaretiyle elde edilir' diyerek çalışmasını sürdürüyor.
Oto yıkamacılık konusunda hiç bilgisi olmadığını eğitim aldıktan sonra işe başladığını söyleyen çalışanlardan 2 çocuk annesi Kader Yılmaz (34), "Kadınlar yapamaz diye bir şey yok. Kadınlar da yapar ve hem de daha iyisini. Bu işe başladığım için mutluyum. Herkes 'Sen kadınsın nasıl yapıyorsun?' diyor. Ben de 'kadınlar her şeyi başarıyla yapar. Yeterki çalışmak istesin' diyorum. Hülya hanım da bize destek çıktı. Burda çalışıyorum ve mutluyum. İşimi de severek yapıyorum. Temizlik bayanların işidir. Bayanların var olduğunu göstermemiz lazım. Her işin hakkından gelebildiğini göstermemiz lazım" diye konuştu.
Kadınların artık hizmet sektöründe varolması gerektiğini anlatan Hülya Saltuklu, 'Hayatta önce fark yaratır, sonra fark gösterirsin' sloganıyla hareket ettiklerini belirterek, erkek işi olarak bilinen oto yıkamacılığında da kadınların farkını göstermek istediklerini ifade etti.
Kadınların görev aldığı oto yıkamacılığının bir ihtiyaç olduğunu düşünerek yola çıktıklarını kaydeden Saltuklu, şunları söyledi: "Şehrimizde özellikle kadın sürücülerimiz araçlarını her yere götüremiyor. Biz de onlara sıcak bir mekanda hizmet etmek için iş yerini açtık. Çalışanlarımıza bu sektörde eğitim verdikten sonra işyeri faaliyete geçti. Çocuklar için oyun alanı yaptık. Araçlar yıkanırken kadınlarımız sıcak çay ve kahvelerini içerken çocukları da oyun alanlarında eğleniyorlar. İş bittikten sonra kadın sürücülerimiz temizlenen araçlarını teslim alıyorlar. Şimdilik 3 kadın çalışanımız var. Eğer talep çok olursa daha çok eleman istihdam etmeyi planlıyoruz."
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,06 değer kazanarak 11.123,47 puandan tamamladı. BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 7,02 puan artarken, topl...
Galatasaray, Fenerbahçe derbisinin hakemi Yasin Kol için paylaşımlarına devam ediyor. Sarı-kırmızılılar, sosyal medya hesabından dün Yasin Kol'un verdiği kararl...
Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı geçen nisan ayında gelen ihbar üzerine Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, belediye başkan yardımcıları, belediye mecli...
Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı geçen nisan ayında gelen ihbar üzerine Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, belediye başkan yardımcıları, belediye meclisi üyeleri ve belediye çalışanlarıyla bazı iş adamlarına yönelik 'yolsuzluk' ve 'rüşvet' soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında yapılan teknik ve fiziki takip sırasında belediye başkan yardımcısı Engin Tüter'e, makamında baklava kutusu içinde 110 bin euro rüşvet alırken polis ekipleri tarafından suçüstü yapıldı.
Manavgat Belediyesine yönelik soruşturmada 19 şüpheli gözaltına alındıOperasyonu genişleten polis ekipleri, belediye başkanı Niyazi Nefi Kara, belediye başkan yardımcıları, belediye meclisi üyeleri ve belediye çalışanlarıyla birlikte iş adamlarının da bulunduğu 41 şüpheliyi gözaltına aldı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 18'i tutuklandı, 16'sı adli kontrol şartıyla, 7'si ise savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde bazı şüphelilerin serbest bırakılmasıyla tutuklu sayısı 9’a düştü.
Soruşturma kapsamında aralarında belediye başkan yardımcıları ve Niyazi Nefi Kara'nın yeğeni Hüseyin Cem Gül olmak üzere çok sayıda şüpheli etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla ifade verdi. Hüseyin Cem Gül'ün verdiği ifade sonrasında Cumhuriyet Savcılığı’nın gözetiminde gerçekleştirilen yer gösterme ve arama çalışmalarında, depoda gizlenmiş halde 3 kilo külçe altın, 500 bin euro ve 153 bin 160 dolar nakit para ele geçirildi.
İnsan kaçakçılığı yapan eski tuğgeneralin cezası kesinleşti41 KİŞİ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
Soruşturmayı tamamlayan Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan, 32 ayrı suç unsuru içeren iddianame, Manavgat 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 'Suç örgütü kurmak ve yönetmek' suçundan 'örgüt lideri' olarak tanımlanan Niyazi Nefi Kara'nın, ayrıca 'Mal varlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizleme', 'Kazanç müsaderesi', 'İcbar suretiyle irtikap', 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma', 'Rüşvet alma', 'Zimmet' suçlarından cezalandırılması istendi.
İddianameyle 41 kişi hakkında dava açılırken, tutuklu 9 sanığın örgüt yöneticisi sıfatı taşıdığı kaydedildi. İddianamede; örgüt yöneticisi olduğu belirtilen şüphelilerden Niyazi Nefi Kara'nın yeğeni Hüseyin Cem Gül, belediye başkan yardımcısı Engin Tüter ile iş adamları Mesut Kara, İlker Günay, Demir Demir, verdikleri ifadelerle etkinlik pişmanlıktan yararlandırılmalarını istedi. İddianamede sanık ifadeleri, hesap hareketleri, MASAK raporu, bilirkişi raporları, tapu kayıtları, sahte faturalar, ödeme dekontları, HTS analiz çalışması ve birçok delil de yer aldı.
SGK'dan 'joker' incelemesi! Yüzlerce kişinin emekliği iptal oldu: Ödenen maaşlar geri alınacakNiyazi Nefi Kara ile belediye başkan yardımcısı Engin Tüter'in de aralarında bulunduğu 41 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
'KÜLÇE ALTINLARI TELEVİZYONDA GÖRDÜM'
Manavgat Belediyesi'ne yönelik 'yolsuzluk' ve 'rüşvet' soruşturması kapsamında tutuklanan Niyazi Nefi Kara ile belediye başkan yardımcısı Engin Tüter'in de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu, 41 sanığın yargılanmasına başlandı. Manavgat 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada kimlik tespitinin ardından iddianame okundu. Mahkeme başkanının iddianamedeki olayları tek tek sormasının ardından örgüt yöneticisi sıfatıyla yargılanan Kara, savunma yaptı. Soruşturma sürecinde depoda gizlenmiş halde 3 kilogram külçe altın, 500 bin euro ve 153 bin 160 dolar nakit para ele geçirilmesi olayıyla ilgili Kara, "Külçe altınları televizyonda gördüm" dedi.
Türkiye'nin havası en kirli ili belli oldu: Akşamlar sokak lambaları bile gözükmez'BAKLAVA KUTUSUYLA ALGI OPERASYONU YAPILDI'
Yeğeni Hüseyin Cem Gül'e herhangi bir görev ve talimat vermediğini dile getiren Kara, olaylarla ilgili bilgisinin bulunmadığını anlattı. Engin Tüter'in makamında baklava kutusu içinde 110 bin euro rüşvet alırken polis ekipleri tarafından suçüstü yakalanmasıyla ilgili de bilgisinin bulunmadığını ifade eden Kara, "Baklava kutusuyla algı operasyonu yapıldı" diye konuştu. Başkanlık görevinden uzaklaştırılan Niyazi Nefi Kara, suçsuz olduğunu belirterek, beraatını istedi. Duruşmaya ara verildi.
Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen, eski Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ile kardeşi Fatih Sözen'in tutuklu bulunduğu soruşturma kap...
Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen, eski Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ile kardeşi Fatih Sözen'in tutuklu bulunduğu soruşturma kapsamında, 19 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.
İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekiplerince eş zamanlı yapılan operasyonla, aralarında belediye çalışanı ve eski belediye çalışanlarının da bulunduğu 19 kişi gözaltına alındı.
Eski Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ile kardeşi Fatih Sözen, "rüşvet", "zimmet" ve "ihaleye fesat karıştırma" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında 11 Eylül'de tutuklanmış, Sözen kardeşlerin evlerinde yapılan aramada yüklü miktarda para, ziynet eşyası ele geçirildiği belirtilmişti. Soruşturma kapsamında eski belediye başkan yardımcıları B.Ö. ve L.A'nın da aralarında bulunduğu 8 zanlı daha tutuklanmıştı.
Öte yandan, Manavgat Belediyesine yönelik bir diğer soruşturmada, belediye başkanıyken tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan Niyazi Nefi Kara'nın da aralarında olduğu 9'u tutuklu 41 sanığın yargılanmasına başlanmıştı.
Türkiye'nin gündemine oturan rüşvet görüntüsü! Belediye başkanı hakim karşısında... 'Külçe altınları televizyonda gördüm'*Tam metin içeriği, kaynak sitenin yapısının değişmesine bağlı olarak eksik gelebilir.
Yorumlar (0)
Yorumunuzu Ekleyin