Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Numan Alp, gözün retina tabakasındaki makula bölgesinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) hastalığının 50 yaş sonrasında körlüğe sebep olabildiği konusunda uyarıda bulundu.
Sarı nokta hastalığının genetik yatkınlık, sigara kullanımı, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar sebebiyle ortaya çıktığı belirtilirken bir kez daha erken tanının önemine dikkat çekildi.
Geç kalındığında geri dönüşü olmayan görme kayıplarının oluşabileceğini belirten uzman isim dikkat edilmesi gereken belirtileri şöyle sıraladı:
“Merkezi görmede bulanıklık, okuma veya yüzleri tanımada zorluk, düz çizgilerin dalgalı veya kırık görünmesi, kontrast duyarlılığının azalması ve renkleri soluk görme.”
“TEDAVİNİN AMACI STRESİ AZALTARAK HASARIN İLERLEMESİNİ YAVAŞLATMAKTIR”
Kuru tip ve yaş tip olarak 2 şekilde görülebilen sarı nokta hastalığının daha çok kuru tipine rastlandığını ifade eden Prof. Dr. Alp, şöyle konuştu:
“Hastalığın bu tipinde makula’da bir takım birikmeler oluşur. Buna bağlı olarak görme kaybı zaman içinde, kademeli olarak artar. Valeda tedavisinde, düşük seviyeli, farklı dalga boylarında (kırmızı, sarı ve yakın kızılötesi) özel ışıklar kullanılarak gözün arka kısmındaki hücreler uyarılır. Bu tedavide amaç, gözün beslenmesini sağlayan retina hücrelerindeki enerji üretimini artırmak, hücre yenilenmesini desteklemek ve oksidatif stresi azaltarak hasarın ilerlemesini yavaşlatmaktır”
“ANATOMİK YAPISI UYGUN HASTALARDA DAHA ETKİLİ”
Valeda tedavisinin özellikle kuru tip sarı nokta hastalığının erken ve orta evresindeki hastalar için uygulayabildiğini ifade eden Prof. Dr. Alp, şöyle açıkladı:
“Son evreye gelmiş, ilerlemiş hastalarda ise bu tedaviyi tercih etmiyoruz. Bunun sebebi, yaş sınırı farketmeksizin, genel göz sağlığı iyi olan ve gözünün anatomik yapısı uygun hastalarda bu tedavinin daha etkili olduğunun gözlemlenmiş olmasıdır”
“SAĞLIKLI BESLENME, SİGARAYI BIRAKMA ÖNEMLİ”
Tedavinin yan etkilerinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alp, konu hakkında yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yapılan klinik çalışmalarda Valeda tedavisinin görme keskinliğini artırdığı, renk görmeyi iyileştirdiği ve gözdeki hücre fonksiyonlarını destekleyerek hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Cerrahi bir işlem gerektirmiyor olmasının yanında ilaç ya da enjeksiyona da ihtiyaç duyulmaz. Hastalar için antioksidan vitaminler (C, E, çinko, lutein, zeaksantin), sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma ve göz sağlığını destekleyen yaşam tarzı değişiklikleri önerilir”
“HASTA HERHANGİ BİR AĞRI VEYA RAHATSIZLIK HİSSETMEZ”
Valeda tedavisinin her hastaya uygulanamayacağı konusunda uyarıda bulunan Prof. Dr. Alp, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Yapılan detaylı muayene ve test sonuçlarına göre hastanın gözünün bu tedaviye uygun olup olmadığı belirlenir. Tedavi, hastanın gözlerine belirli sürelerde ve kontrollü şekilde ışık uygulamak şeklinde gerçekleşir. Her seans yaklaşık 4 dakika sürer ve genellikle 3-5 hafta boyunca, haftada üç kez toplamda 9-12 seans uygulanır. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmez. Tedavi tamamlandıktan sonra hastalar günlük yaşamlarına hemen dönebilir”