Recep ERÇİN
Ekonomistler, uygulanmakta olan ekonomi programının enflasyonu aşağı çekme, beklentileri bir miktar düzeltme, not görünümünü ve risk primini düzeltme, cari dengeyi toparlama, rezervleri kuvvetlendirme ve bütçe tarafında deprem harcamalarına karşın hatırı sayılır bir toparlanma sağladığına dikkat çekiyor. TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen “2025 Yılında Türkiye Ekonomisi” başlıklı seminerde konuşan TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, “Tüketimi istediğimiz kadar yavaşlatamıyoruz. Böyle devam ederse enflasyonda en fazla yüzde 30’lara ineriz ve verimsizlik devam eder. 2025 çok kıymetli bir yıl. Harcarsak ondan sonrası zor geçecek. 2025 için bir uzlaşma var ama 2026’ya girerken 2025’i nasıl değerlendireceğiz? Bu enflasyon aşağı çekilebilecek mi üretim tarafında adım atılabilecek mi? Çünkü ondan sonra seçim konuşuyor olacağız. Ekonomi istihdam yaratmayan, üretemeyen bir noktada” mesajı verdi.
“Enflasyon yüzde 30’larda takılacak”
“Para politikası üzerine düşeni yaptı. Para politikası sıkıydı ama iktisadi politika sıkı mıydı?” sorusunu gündeme getiren Gizem Öztok Altınsaç, şöyle devam etti: “Tam sıkı diyemedik. Türkiye’de muazzam bir monetizasyon oldu. EYT, KKM faiz ödemesi, 2017’den başlayan KGF, bütün bunların yanında sosyal transferler. Geçen 7-8 yıl monetizasyon ve talep patlaması oldu. Enflasyon yüzde 70- 80’e vurunca sadece para politikası ile buraya kadar gelebiliyorsunuz. Yüzde 30’ların altına çekmek zor olacak. Sekiz toplantının her birinde 2.5’lik indirim mümkün.”
Emekli Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız ise “Bankalar kredi faizleri ile Hazine’nin faizleri yarışmaya başlayacak mı? Bunu iyi izlememiz gerekiyor. Bütçede 312 milyar liralık bir tasarruf var. Kur tutuldu, bütçede çok fazla sorun yok. Enflasyon hâlâ yüzde 44. Toplum yoruluyor. Ücretlilerin emeklilerin talebi var. Siyasilerin üzerindeki baskılar bizimkilerden çok daha fazla. Tek şansımız seçimin uzak mesafede olması” tespiti yaptı.
“Acı reçeteyi dağıtmak Merkez Bankası’nın işi değil”
DÜNYA Gazetesi Yazarı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp de faiz indirimlerinin yüzde 44’lük enflasyonun yüzde 21’e ineceği için yapılmadığını, indirim döngüsünün başka nedenlerden kaynaklandığını şu sözlerle ifade etti: “Elbette bunun bir nedeni büyüme endişesinden kaynaklanıyor olabilir. Bir yandan faiz inerken kredi ile ilgili sınırlamalar devam ediyor. Geçen sene bu zamanlar; bir acı reçete zamanıdır, ondan şikâyet etmek değil maliyeti dağıtmak gerekir şeklinde görüşümüz vardı. Acı reçeteyi dağıtmak Merkez Bankası’nın işi değil o maliye politikasının işi. Büyümede yavaşlama veya durgunluk endişesinden dolayı faiz indirildiği düşünmüyorum.”
“Faizlerin çok hızlı inmemesi gerekiyor”
“Türkiye uçurumun kenarına gidip tekrar dönebilme kabiliyetini gösterdi” diyen Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, “Dış denge ve rezervlerde bir başarı sağlandı. Yüksek faizle oldu diyebilirsiniz ama bütün kuruluşlar not artırdı. Alçaktaki meyveleri topladık bundan sonra daha zor işler kaldı” ifadelerini kullandı. Yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun hangi hızla düştüğünün önemli olacağını Kara, “2024’te nakit bütçe dengesi ile genel bütçe dengesi farklılaştı. 2025 yılında bütçenin 4.8’den 3.1’e düşmesi planlanıyor. Ama nakit bütçe dengesi çok az inecek. Merkez Bankası çok fazla destek alamayacak. Burada faizlerin çok hızlı inmemesi gerekiyor” diye konuştu.
TÜSİAD’dan kamuya 3 maddelik öneri
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, sın 1,5 yılda ülke risk primi, Merkez Bankası rezervleri ve cari açık anlamında pek çok başarı elde edildiğini söyledi. Turan, “Enflasyonu düşürmenin ilk aşamasında ilerleme sağladığımızı görüyoruz. Ancak şimdi daha zorlu bir süreç başlıyor. Dezenflasyon süreci 2025’te de devam edecek, ancak hedeflenen seviyelere ulaşabilmemiz için bütüncül bir bakış açısıyla hareket ederek para politikasını daha uyumlu bir mali politika ve yapısal reformlarla desteklememiz gerekiyor” dedi. Ciddi bir kamu harcama reformu çerçevesinde 3 başlıkta hızlı ve sistematik adım atılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan TÜSİAD Başkanı, üç başlığı şöyle sıraladı: 1 Ekonominin etkin işleyişine katkısı olmayan kamu harcama kalemlerinde ciddi tasarrufa gidilmesi. 2 Ekonominin etkin işleyişine destek verecek olan eğitim, teknoloji, üretimin yeniden yapılandırılması gibi alanlarda kamu kaynaklarının artırılması. 3Sosyal devlet sorumluluğunun doğrudan, açık ve şeffaf uygulanan bir sosyal politika ile yerine getirilmesi.”
Ekonomistlerin 2025’e ilişkin görüşleri
Gizem Öztok Altınsaç: 2025’te kredi derecelendirme kuruluşlarından birer kademe puan artışı gelecektir. Portföy girişi olacak; bugün carry trade olur yarın 2 yıllık kâğıda gider. Faize yön aşağı. Ama faiz düşüyor; finansman maliyetleri düşecek, reel kesim rahatlayacak, hiç sanmıyorum. Büyüme yüzde 3.5, ikinci yarıda hızlanma olabilir ve 4’leri görebiliriz. Gıda ve enerjide mikro reformlar lazım.
Selva Demiralp: Faiz indirimi enflasyonla birlikte gidecek. Enflasyon 12-15 puan düşerse Merkez de bu kadar indirim yaparsa gelinecek seviyeler yüzde 30’lar. Beklentimiz yüzde 32 enflasyon, yüzde 3 büyüme şeklinde. Siyasi baskı ve Hazine’nin faiz borcu yüzünden erken bir indirim döngüsü başladı.
Hakan Kara: Yüzde 44’lük enflasyon var ama enflasyonda aylık eğilim yüzde 2.2 ve yıllıkta yüzde 30’a geliyor. Kötü senaryoda yüzde 38. Bu yıl yüzde 30 olması zor bir şey değil. Piyasanın cari açık beklentisi 15 milyar dolar. Ben 28 milyar dolar bekliyorum. Kurun denge değerini bilmek imkânsızdır. Türkiye yeme içmede pahalı oldu. Dolar bazında ücretler de hızlı arttı ama ABD enflasyonu ile bakınca on sene öncesi ile aynı düzeyde.
Hakan Özyıldız: Türkiye’de Nisan 2022’den bu yana iç borçların faiz ödeme projeksiyonu anaparanın üzerinde; yüzde 130. Maliye politikası açısından bakınca önümüzdeki en önemli veri budur.