Ankara’da doğmuş.
Sanat tutkusu daha çocukken kendisini göstermiş. Resim ve heykeller yapmaya başladığında daha ilkokula bile başlamadığı zamanlarmış.
Kendisini canlı renklerle hüzünlü resimler yapan ressam olarak tanımlıyor. Resimlerini gerçek veya mitolojik öyküler de var, tarih ve şiir de. Resimlerini tarif ederken ironi yaptığını, içinde acıyı barındırırken alaycı yaklaşım kullandığını da ifade ediyor.
Aileye rağmen resim
Müzik, şiir yazma, kitap ve atletizmin de içinde olan küçük Ayla, ailesinin karşı çıkmasına rağmen resim okumaya karar vermiş. Bu tutkusu onu Türk resim sanatının en önemli okullarından Gazi’ye getirmiş.
Gazi’de son derece başarılı bir öğrenci olmuş. Olmuş ama ailesi resme karşı olduğu için maddi sıkıntılarla okumuş. Arkadaşları ders sonrası bıraktığında o hep resim çalışmış.
“ Para yok, resim yapacak kâğıt bulamıyordum.” diye anlattı.
Kâğıt sıkıntısı zor durum. Hele sürekli desen çalışıyor, resimler yapıyorsanız. Bir gün dershanelerde kullanılıp çöpe giden kağıtların okulun arkasında bir yerlere yığıldığını oradan da çöpe gittiğini fark etmiş, sıkıntı bitmiş!
Yarısı veya arkası boş kağıtları toplamış.
“Okulu böyle bitirdim!” diyor. O kağıtlardan defterler yaptırmış. Eskiz defterleri. Çoğunu hala saklıyor. Bir duvar boyunca ve insan boyundaki zengin kütüphanesinin karşısında bir kitaplık daha var. O tamamen eskiz defterlerine ait…
Eskiz defterlerindeki tanıdık isimler
Son zamanlarda eskinin eskiz defterlerinde, bazı sayfaların arkasındaki isimler dikkatini çekmiş. Bingo! O günün sınıf, okul arkadaşları, bugünün ressamları, akademisyenlerinin isimleriymiş bunlar. Kimi arayıp, resimlerini gösterse, hemen almak istemişler.
Pışık!
“Siz attınız bunları. Ben de arkasına resim yaptım!” demiş, vermemiş.
Ressamlardan Van Gogh, yazarlardan Kafka, Tagor (bazı şiirlerini Bülent Ecevit’in dilimize kazandırdığı, Nobel ödüllü Hintli şair) ve Panait İstrati (60’lı yıllarda, Varlık Yayınları’nın kitabını en çok bastığı yazarlardan) sevdikleri, etkilendikleri.
Kafka
Ve Kafka…
“Pek çok kitap, insanın kendi kalesinin içindeki bilinmeyen odaların anahtarı gibidir.” diyen…
Roman ve hikâye yazarı olarak, 20. yüzyıl edebiyatının en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen…
Doğduğu topraklar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’yken, hayata gözleri yummadan Çekoslovakya, bugünse Çekya olan, Almanca konuşan %7’lik kesimde olan Bohemyalı.
Kafka gizemli ve kaygılı; Aksoyoğlu renkli ve alaycı.
Kafka gerçekçilikle ve fantastik unsurları birleştirmiş ve ‘Kafkaesk’ diye adlandırılan kendine has tarz yaratmış olması. Aksoyoğlu da ‘Dökerek çizme tekniği’ ile yapıyor.
“Akışkan boyayı bir çubuk batırarak tuvale, yüzeye dökerek, çizimleri bu yolla yapmak. Yani minimal haliyle, tuval üzerine resmi kontürler halinde çizmek. Özetle, doğrudan tuvale desen uygulama. Bazen bu deseni olduğu gibi bırakıyorum. Bazen de renklendiriyorum. Benden başka bu tekniği kullanan var mıdır, bilmem” diyor.
Tuvale desen örnekleri (üstte) ve desenlerin boyanmış hali (altta)
Şövale yok!
Atölyesinde, çalıştığı yerde şövale göremeyince sordum, kullanmıyormuş.
“Büyük tuvallerle çalışıyorum” diye açıkladı. Şövale yerine duvara yasladığı büyük kontrplakları kullanıyor. Tuval bezleri de dev rulolar halinde. İstediği kadar açıyor, kesiyor, yerleştiriyor. Başlıyor boyamaya.
Mağara resimlerinden tanıdık boğa üzerinde çalışıyordu. İnsanoğlunun ilk resimleri onun tuvallerinde modern dünyaya taşınıyor, yarattığı canlı renk fonlamalarıyla canlanıyor adeta. Mağara resimlerinde ölçü yok ya hani, koca duvar tuval olmuş mağara adamlarına. Aksoyoğlu da ölçü tanımıyor. Kendisiyle 35 metrelik resminin sergisinde tanıştığımızı da tam yeri gelmişken yazayım!
Yani kocaman tuvallere yapıyor resimlerini. Pandemi döneminde dev tuval bulmada zorlanmış, bir arkadaşı,
“Buzdolabı ambalaj kartonları bulup getireyim” demiş.
Getirmiş.
Onları kullanmış. Doya doya, kocaman resimler üretmiş.
Bir felsefe projesi
Kafka, felsefe demiştik ya hani, Aksoyoğlu’nun bir süre sonra dünya çapında tanınmasını sağlayacak bir felsefe projesinden söz edelim.
Proje, dünyanın önde gelen felsefecileriyle söyleşiler yaparak bir kitapta toplamak.
Fikir başlı başına özelken bir de ressam katmak istemişler. Söyleşiler sırasında fotoğraf çekmek yerine resimlerinin yapılmasını istemişler. Resimleri yapmak için Aksoyoğlu’na teklif yapılmış.
“Düşünmeden kabul ettim” dedi. Söyleşiler yapılırken, herkesin harcı değil, gördüklerini anında resmetmiş.
‘Geçmiş Gelecektir’, felsefe bellek kitabı. Ulaş Bager Aldemir editör, Melisa Yıldırım asistan ve Ayla Aksoyoğlu ressam.
Almanya’da Berlin, Fulda; Fransa’da Paris, Strazburg; İngiltere’de Londra, Cambridge ve İrlanda’da Dublin’i dolaşmışlar. Ünlü felsefecilerin evlerine konuk olmuşlar. Her biriyle değerli söyleşiler yapılıp, kayıtlar tutulurken, Aksoyoğlu da elinde kâğıt kalem sürekli üretmiş, kitabın değerine değer katacak eserler ortaya çıkmış. Bu yıl içinde (2025) çıkacak. Ayrıca portreler ve diğer çizimlerden oluşan sergiler yapılacak, Türkiye ve yurt dışında…
Alain Badio
Söyleşilerde birini açalım, Alain Badio söyleşisi örneğin.
Badio 1937 doğumlu. Ünlü Fransız düşünür.
Dünya çapında en başarılı öğrencilerin son derece ağır sınavlardan geçerek alındıkları, Fransa’nın en önemli bilim insanları ve filozoflarının ders verdiği École Normale Supérieure Felsefe Bölümü’nde ders vermekle kalmamış, bölüm başkanlığını da yapmış. Okulun öğrencileri arasında dünyadan Albert Camus ve Türkiye’den Cahit Arf’ın olduğunu notlarımıza ekleyelim.
Badio ile söyleşi yapılacak.
Evi Paris’te.
Randevular alınmış, gitmişler.
Badio, asistanı, editör, tercüman… onlar sohbet-söyleşiye, Aksoyoğlu da resmetmeye başlamış. ‘Elinde kâğıt’ bir resim, unuttu, ‘asistanı hatırlattı’, bir resim daha. Fotoğraf makinasının deklanşörüne basar gibi!
“Durun, kıpırdamayın diyemezsin ki!” diye açıkladı o anları.
Derken ünlü felsefecinin kedisi gelmiş, bir süre yanlarında oturmuş, bir resim daha. Kedi bakmış ressam var (!), ünlü felsefecinin kafasına çıkıp oturmuş! Aksoyoğlu hemen bir resim daha yapmış, seri fotoğraf çeker gibi çalışmış anlayacağınız.
Resimlerine not da düşmüş. Böylece yaptıkları, söyleşileri resmetmenin ötesinde tarihi birer belgeye dönüşmüş.
Ayla Aksoyoğlu ve Renkli Zaman Yolculuğu
Ayla Aksoyoğlu…
Ressam, bence kabına, pardon, tuvale sığmayan!
Her resminde sizi bekleyen bir ‘renkli zaman yolculuğu’ olan!
Not. Bizi tanıştıran Sevgili Aslan Başpınar’a teşekkürlerimle…
Kaynaklar
* ‘Alain Badiou’, tr.wikipedia.org/wiki/Alain_Badiou
* Ayla Aksoyoğlu ile yapılan söyleşi, 2025 Ocak
* ‘Ayla Aksoyoğlu, Renkli Sayıklamalar Resim Sergisi’ Katalog, 2009
* ‘École normale supérieure’, tr.wikipedia.org/wiki/%C3%89cole_normale_sup%C3%A9rieure
* ‘Franz Kafka – Dünya Edebiyatı’nın ebedi gizemi’, deutschland.de/tr/topic/kultur/franz-kafka-olum-tarihi-3-haziran-1924
* Tagor ve İstrati için parantez içindeki bilgiler, eksisozluk.com
-%%item_date%%