- Yazan, Sarah Treanor
- Unvan, BBC Ekonomi muhabiri, Bergen
Dağlarla çevrili, göz kamaştırıcı fiyordlarla uzanan kıyıda yer alan Norveç’in ikinci büyük kenti Bergen, kartpostalı andıran görüntülere sahip bir yer.
Ve aynı zamanda Norveç’in giderek gelişen petrol ve doğal gaz endüstrisinin merkezlerinden biri olarak son derece varlıklı bir kent.
Ancak Bergen’de pek az gösterişli yaşam izi var. Camları karartılmış süper otomobiller, ünlü markaların çantalarını satan mağazalar, seçkin gece kulüplerinin dışında kuyruğa girmiş insanlar görülmüyor.
Petrol yataklarına sahip diğer ülkeler bunun gelirlerini ötede beride harcamaya yönelirken, Norveç, petrol ve doğal gaz gelirini dev bir devlet fonuna yatırmaya devam ediyor.
800 milyar dolarlık bu fon, tüm dünyadaki tahvillerin % 1’inin de sahibi ve her bir Norveç vatandaşını ülke parası kron üzerinden milyoner yapabilecek kadar büyük. Dev boyutlarda bir tasarruf hesabı bu fon.
Norveçlilerin çoğu da bu durumdan gayet memnun. 2012 yılında New York’taki Columbia Üniversitesi’nce yapılan araştırmaya göre, Norveç dünyanın en mutlu ülkelerinden biri.
Norveç İktisat Fakültesi’nden Profesör Alexander Cappelen, nasıl olup da büyük zenginliklerle gelen tuzaklara düşmediklerini açıklarken, “Petrol gelirlerini harcamaya başlamadan önce çok büyük miktarda parayı yatırımlara ayırmak zorundaydık. Diğer ülkelerde petrolü çıkarmak çok daha kolaydı, dolayısıyla hemen para kazanmaya başlayabildiler. Biz ise, bu işin uzun erimli bir plan olduğunu bilerek hareket ettik.” diyor.
Hükümete güven
Dolayısıyla, Norveç’te sınırsız bir harcama eğilimi olmamış.
Hatta fonun sıkı sıkıya uygulanan kurallarına göre, fondan arda kalan paranın sadece % 4’ü kamu projelerinde kullanılabiliyor veya harcanabiliyor.
“Aslında biz halen % 4’ten de az harcıyoruz.” diyen Prof. Cappelen, Norveç’in petrol gelirlerini lüks bir yaşam tarzı için savurmayıp tasarrufa yönelmekten mutlu olmasını açıklarken, “Böyle bir sistemin işleyebilmesi için çok yüksek düzeyde güven duygusu bulunması gerekiyor. Paranın kötü yönetilmeyeceğine, istemediğiniz şekilde harcanmayacağına güven duyulması.
Sosyal demokrasinin ve eşitlikçi politikaların sonucu olarak, Norveç homojen bir topluma sahip ve ülkede çok büyük düzeyde güven duygusu yerleşmiş halde. Biz, hükümete güveniyoruz. Vergilerimizden sağlanan gelirin akıllıca harcanacağına inanıyoruz. Başkalarının kendi paylarına düşeni ödeyeceğine güven duymaya başladığınızda, siz de memnunlukla kendi payınızı ödüyorsunuz.” diyor.
Peki o halde, Norveç, ülke vatandaşlarının yüksek güven duygusu yüzünden mi zengin? Yoksa Norveçliler zengin oldukları için mi güven duygusu içindeler?
“Bence ikisi de geçerli. Yüksek güven duygusu, ekonomik büyümeyi de kolaylaştırıyor.” diyor Prof. Cappelen.
Ama mevcut petrol zenginliğinin yavaş yavaş sonu gelecek. O zaman ne olacak?
Norveç Maliye Bakanı Siv Jensen, “Norveç’in ekonomisi çok iyi bir durumda. Gelecek birkaç yıl içinde aşamalı bir değişim söz konusu. Son birkaç yıldır üretimde daha yavaş bir büyüme kaydedildi. Bu hükümetin daha iyi rekabet edebilecek bir vergi uygulamasını düşünmesi ve yatırımları çekmek için bürokrasiyi azaltması gerekiyor. Ama, bizim, karşılaştırılabilecek diğer ülkelerden daha yüksek maliyete sahip olduğumuz da doğru.” diyor.
“Çok çalışan, saygı görür”
Bakanın sözünü ettiği maliyet, Norveç’i ziyaret edenleri şoka uğratabilecek düzeyde.
Bergen balık pazarına bakan bir kafede içeceğiniz bir cappuccino, 10 dolar. Bergen Ticaret bölgesinden Tone Hartvedt, maliyetin yüksek olmasının, ücretlerle ilişkili olduğunu anlatıyor.
“Size şaşırtıcı gelebilir ama bu bizim için çok pahalı değil. Bizim yazlık ve kışlık evlerimiz var. Buradaki yaşam tarzına bütçemiz yetiyor. Rahat yaşıyoruz.” diyor.
Norveç’in yabancısı olan biri için ülkedeki fiyatlar gerçekten de şaşırtıcı düzeyde yüksek. Bir yerel süpermarketten aldığınız en ucuz makarna, ekmek, peynir ile bir kutu doğranmış domates konservesinin tutarı 50 doları buluyor.
Ancak Tone Hartvedt, “İşçilerimize kaliteli bir yaşam sürdürecekleri düzeyde ücret ödüyoruz. Londra gibi yerlerdeyse, böyle bir durum söz konusu değil. Biz burada, yoğun çekilde çalışanlara saygı duyuyoruz. Ama bir şirkette en çok kazanan işçinin aldığı paranın, en az alandan çok daha yüksek olması gerektiğine inanmıyoruz. Bu da, bazı çok yetenekli insanların daha fazla kazanacakları ülkelere gitmesi anlamına gelebiliyor.” diyor.
O halde Norveçliler kendilerini zengin olarak mı görüyorlar?
“Hayır biz öyle şeyler düşünmeyiz. Geleceği düşünürüz.” diyor Hartvedt.
Ekonomik sınav
Bergen’den yarım saat uzaklıktaki bir adada petrol ve doğal gaz endüstrisine hizmet eden çok büyük destek merkezi Kıyı Merkez Üssü yer alıyor. Burada bir petrol platformu, kocaman kırmızı bir itfaiye taşıtı var.
Merkezin yöneticisi Kurt Andreassen, “Norveç’te çok sayıda balıkçı ve çiftçi olduğu günleri hatırlıyorum. Sıradan Norveçlinin hayatı değişti. Bu üs, 1974 yılında kuruldu. O yıldan bu yana çok büyük değişimler oldu. Halen refah düzeyi çok yüksek. 40 yıl öncesine kıyasla epey farklı. Birçok insan eğitim gördü, işler değişti.” diyor.
Peki sonunda petrol tükenince ne olacak?
“Norveç ayakta kalır, ama hepimiz için zorlu bir sınav olacak bu. Uzmanlığımızı başka alanlarda kullanabilmemiz gerekecek.” diyor Andreassen.
Bergen Üniversitesi rektörü Dag Rune Olsen de aynı görüşleri dile getiriyor. “Gelecek on yıllarda gelir yaratabilmek için başka yollar bulunması konusunda yeterince yatırım yapılmadığından kaygılıyım. Petrol ve doğal gaz kaynaklarımızın sınırlı olduğunuz gayet iyi biliyoruz.” diyor ve ekliyor:
“Norveç petrolünü çıkarmamız her yıl daha da pahalı hale gelecek. Başka gelir kaynakları bulmamız gerektiği açık. Şimdi yatırım yapabilecek durumda olduğumuzdan, bunu yapmamız gerekli.”
“Biz iş buluruz…”
Belki de bu durumun farkında olunması nedeniyle, Bergen’in dolambaçlı sokaklarında, Londra’nın varlıklı semtlerindeki gibi Porsche veya Bentley otomobilleri yerine, ikinci el Volvo’ların dolaştığı görülüyor.
Norveç halkı, gösteriş merakıyla değil, tutumlu ve pragmatik hareket ediyor.
Petrol tükenince Bergen’e ve Norveç’e ne olacağı kaygısı hissedilmekle birlikte, Norveçliler geleceklerinden emin görünüyor.
Norveç İktisat Fakültesi öğrencileri gelecekte iş bulup bulamayacakları sorulduğunda biraz huzursuzlansalar da, “Biz Norveç’teyiz; böyle şeyler bizi kaygılandırmaz. Çok çalışırız ve iş buluruz.” diyorlar.