Gazze Şeridi’nde resmi rakamlara göre 41 bini aşkın Filistinlinin yaşamını yitirdiği savaş, 344’üncü gününe girdi.
“BU HAK SADECE FİLİSTİNLİLERE AİT”
Hamas hareketi ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) iki fraksiyonu, “Gazze Şeridi’ndeki savaşın sona ermesinin ertesi günüyle ilgili kararın, Filistin halkı ve onun ulusal güçleri tarafından verileceğini ve bu hakkın sadece Filistinlilere ait olacağını” duyurdu.
Hamas’ın Telegram platformundaki hesabından yayımlanan açıklamaya göre, FKÖ’nün fraksiyonları olan “Arap Kurtuluş Cephesi” ve “Filistin Kurtuluş Cephesi” ile “Gazze Şeridi’nde önemli bir üçlü toplantı” yapıldı.
Toplantıdan sonra yapılan ortak açıklamada, “toplantının siyonist işgalin Filistin halkına, davasına ve Filistin kimliğine karşı yürüttüğü soykırım savaşının gölgesinde” gerçekleştiği ifade edildi.
Açıklamada, “Toplantıda, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme, özgür ve bağımsız iradesiyle seçim yapma hakkının tartışmasız bir hak olduğu ve savaşın ertesi günü ne olacağına Filistin halkının ve onun ulusal güçlerinin karar vereceği ve bu hakkın tamamen Filistin’e ait olacağı vurgulandı.” denildi.
FKÖ’nün yeniden itibarının sağlanması ve Filistinlileri bir araya toplaması amacıyla kurumlarının etkinleştirilmesi için çalışılması çağrısı yapılan açıklamada, FKÖ’nün, Filistin halkına liderlik etme ve onların özgürlük, bağımsızlık ve devlet kurma umutlarını ve isteklerini gerçekleştirmedeki doğal rolüne geri dönmesi istendi.
Ortak açıklamada ayrıca “Pekin’deki ulusal uzlaşma anlaşmasının ve önceki anlaşmaların uygulanması için derhal harekete geçilmesi” çağrısında bulunuldu.
Açıklamada, “Filistin halkının talepleri gerçekleşerek İsrail Gazze’den tamamen çekilinceye, abluka kırılarak, yeniden inşa süreci ve ciddi esir takası anlaşması sağlanana kadar İsrail’le anlaşma yok.” ifadesine yer verildi.
“Filistin halkının her şekilde işgale direnme hakkı tartışılamaz ve taviz verilemez meşru bir haktır.” denilen açıklamada, Filistin halkına yönelik saldırı ve soykırım savaşıyla mücadelede Kudüs, Batı Şeria ve işgal altındaki bölgeler başta olmak üzere Filistin halkının bulundukları her yerde tüm güçlerini harekete geçirmesi ve seferber etmesi” istendi.
İSRAİL ÇADIRLARI HEDEF ALDI
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Deyr Belah kentinde yerlerinden edilen Filistinlilerin sığındığı çadırların bulunduğu bölgeyi hedef aldı. İsrail’in uyarısının ardından düzenlenen saldırı sonucu yaralananların olduğu bildirildi. Çadırda yaşayan yerinden edilmiş Filistinli adam, bölgenin boşaltılması yönünde kendilerine telefon edilmesinin ardından sokağa çıktıklarını ve kısa bir süre sonra füzenin düştüğünü ifade etti.
ABD SEÇİMLER NEDENİYLE SAVAŞ İSTEMİYOR
İsrailli siyasi analistler, ABD’nin kasım ayında yapılacak seçimlerden dolayı Tel Aviv yönetiminin Lübnan’a savaş açmasını engellemeye çalıştığını belirtti.
Haaretz gazetesinin askeri ilişkiler analisti Amos Harel, konuyla ilgili kaleme aldığı yazıda ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein’ın, İsrail ile Lübnan arasındaki gerilimi düşürmek için girişimde bulunmak amacıyla ilerleyen günlerde İsrail ve Lübnan’a gitmeyi planladığını kaydetti.
Gazze’de ateşkes anlaşmasına ilişkin Hamas ile müzakerelerde yaşanan çıkmazın “İsrail’in kuzeyindeki tehlike düzeyini bir kez daha artırdığına” işaret eden Harel yazısında, “Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail ile Hamas arasındaki görüşmelerde ilerleme kaydedilmesi olasılığını araştırmak istemiş olabilir, ancak müzakerelerin gidişatında somut bir değişiklik olmayınca Hizbullah, hedeflerinin kapsamını genişletmeye geri döndü. Füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) daha geniş alanları hedef alıyor, bazen de atış menzilini genişletiyor.” ifadelerine yer verdi.
İsrail saldırılarının “tırmanmasının” ana nedeninin, 8 Ekim’den bu yana evlerini boşaltmak zorunda kalan Lübnan’ın sınırında yaşayan İsraillilerin artan baskısı olduğunu savunan Harel, “Başkanlık seçimleri arifesinde, ABD’lilerin, İsrail’in Lübnan’a yönelik herhangi bir büyük ölçekli saldırısına karşı çıktığını ve bunun tüm Orta Doğu’yu alevlendireceğinden ve petrol piyasasını istikrarsızlaştıracağından korktuğunu” belirterek, “Amerikan yönetimi İsrail’i kuzeyde topyekün bir savaşa karşı açık bir şekilde uyardı” değerlendirmesinde bulundu.
“İsrail topyekün bir savaştan kaçınmaya çalışıyor”
Yediot Ahronot gazetesi analisti Nadav Eyal ise X hesabından paylaştığı yazısında, “İsrail’in kuzeyindeki durum nedeniyle gerilimin önemli ölçüde arttığını” kaydetti.
İsrail’in stratejik olarak, Gazze’de çatışmayı kuzeydeki gerginliklerden ayırmayı ve Hizbullah ve Lübnan’la topyekün bir savaştan kaçınmayı hedeflediğini” ifade eden Eyal “Hizbullah’ın, özellikle Hochstein tarafından yürütülen müzakere çabalarını reddettiğine” işaret etti.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın, İsrail’in kuzey cephesine yönelik saldırılarını durdurmak için Gazze’deki savaşı durdurmakta ısrar ettiğini iddia eden Eyal, “ABD’li ve İsrailli yetkililer ise Lübnan’a kapsamlı bir askeri operasyon başlatılmasının, yüksek kayıplara rağmen Hizbullah’ın saldırılarını durdurmayı garanti etmeyebileceğini kabul ediyorlar. Böyle bir senaryoda İran da Hizbullah’a katılarak İsrail’e saldırabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Eyal ayrıca, “ABD’nin özellikle kasım ayındaki başkanlık seçimleri yaklaşırken, daha geniş bir bölgesel çatışma riskinin artmasından derin endişe duyduğunu” belirtti.
NETANYAHU’NUN YOLSUZLUK DAVASIYLA İLGİLİ YENİ GELİŞME
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili soruşturmaları yürüten ekibin başkanının, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yaptığı yeni atamaların ardından polislik görevinden istifa ettiği bildirildi.
Kanal 12 televizyonunun haberinde, İsrail Polisi Başkomiseri Koresh Barnor’un, Ben-Gvir’in yeni atamalarının ardından emekli olma kararı alarak görevinden istifa ettiği belirtildi.
Haberde, Barnor’un, Netanyahu’nun yolsuzlukla suçlandığı “1000 ve 2000 numaralı” davalarda soruşturma ekibinin başında yer aldığı aktarıldı.
İsrail polisinden yapılan yazılı açıklamada, Ben-Gvir’in, fanatik Yahudilerin işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya baskınlarından sorumlu Tuğgeneral Amir Arzani’yi, Kudüs Emniyet Müdürü olarak atadığı bildirilmişti.
Açıklamada, Tuğgeneral Arzani’nin tümgeneral rütbesine yükseltileceği aktarılmıştı.
İsrail’in Haaretz gazetesinin haberinde ise Arzani’nin tümgeneral rütbesine terfi ettirilerek Kudüs Emniyet Müdürü olarak atandığı. Bakan Ben-Gvir’in güvenlik sekreterinin de Batı Şeria’nın polis şefi olarak atandığı ifade edilmişti.
İSRAİL’DEN AB YÜKSEL TEMSİLCİSİ BORRELL’E SUÇLAMA
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’i “antisemitizm ve İsrail’e yönelik nefret”le suçladı.
Katz, sosyal medya platformu X’ten yaptığı açıklamada, ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin İran’a yaptırım uyguladığı hafta, Borrell’in “İsrail’e karşı nefret kampanyalarıyla meşgul olduğunu” ileri sürdü.
Borrell’in, AB’nin İran’a karşı yaptırımlara katılması için çalışmak yerine “İran tarafından kontrol edilecek” bir Filistin devleti kurmayı desteklediğini öne süren Katz, “Borrell’in mirası budur: Antisemitizm ve İsrail’e yönelik nefret.” ifadesini kullandı.
İsrail’in Gazze saldırılarını görüşmek üzere Mısır ile Lübnan’ı kapsayan bölge turuna çıkan Borrell, İsrail ziyaretini iptal etmişti.
Borrell’in İsrail ziyaretinin 14-15 Eylül olarak planlandığı ancak Tel Aviv yönetiminin bu ziyareti, AB Temsilcisi’nin görev süresinin sonlanacağı ekim sonuna ertelemesini talep ettiği belirtilmişti.
Borrell’in de İsrail’in AB Büyükelçisi Haim Regev’e, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın “bu ziyareti istememesi üzerine” programını iptal ettiği yanıtını verdiği paylaşılmıştı.